17 Şubat 2015 Salı

İTTİHAT VE TERAKKİ

  • italya tarihinde büyük bir rol oynayan carbonarilerin eski bir maden ocağında toplanmış 3-5 kişiden meydana gelmesi gibi ittihak ve terakki,protoplazmasını 1889 yılının 21 mayıs günü tıbbiye-yi şahanenin kuytu bir köşesinde kurdu.
  • İlk gönüllüleri satıhçı beş adamdır.Ohrili İbrahim TEMO,Arapkirli Abdullah CEVDET,Diyarbakırlı İshak SUKUT-İ,Kafkaslı Mehmet RAŞİT ve Bükülü Hüseyinzade ALİ'dir.
  • Bu adamlar kızıl sultan diye adlandırdıkları sultan ABDÜLHAMİT HAN rejimine karşı birleştiler
  • İlk isimleri ittihad-i osmani idi.
  • İttihat ve terakki(birlik ve ilerleme),bu iki kavram anadolu topraklarının yaklaşık yüzyıllık tarihini dolaylı yahut doğrudan etkilemiştir.kelime anlamından çok ülkeye getirdikleri ve götürdükleriyle önem kazanmışlardır.görünüşte gençlik ateşiyle ve özgürlük heyecanı ile başlayan bu hareket ne yazık ki öyle bir problemlerin doğmasına neden olmuştur ki bu problemler bugün hala bu ülkeyi ve insanlarını tedirgin edecek niteliktedir.
  • İttihat ve terakki hareketinin miras bıraktığı alışkanlıklar sonraki yıllarda kendini gösterip türkiye'nin demokrasi yolculuğuna her on yılda bir sekte vurmuştur.
  • Osmanlı gelişmişlik anlamında batıdan uzak kaldığını anlamasıyla ıslahat hareketlerini başlatmıştı.1856'da ilan edilen ıslahat fermanı bunun en somut örneğidir.ingiliz ve fransızların baskılarıylada olsa hazırlanan bu ferman önemli bir adım olmuştur.
  • 1800'lü yılların ortalarında yeni osmanlılar hareketinin ortaya çıktığı görülmektedir.Namık KEMAL,Ziya paşa ve Mithat paşa önemli isimler arasında gösterilmektedir.önceleri barışçı yollarla meşrutiyet arayan yeni osmanlılar sonralarda darbe girişiminde bulunmuşlardır.yeni osmanlıların  avrupa'da sürdürdüğü çalışmalarda Fazıl paşanın rolü iyice ortaya çıkmıştır.
  • Meşrutiyeti ilan edilmesinde o dönemin en etkili ismi mithat paşadır.30 ağustosta tahta çıkan 2.Abdülhamit'le pazarlıkları bizzat kendisi yapmıştır.Abdülhamit'in ilk icraatlarından biri kanun-i esasinin hazırlanmasıdır.23 aralık 1876 kanuni esasinin ilanıyla Mithat paşa sadrazamlığa getirilmişti.ilk defa Türk kamu hukukuna pozitif bir hukuk sistemi girmiş oluyordu.1.meşrutiyet ve onun anayasası olan kanun-i esasi dolayısıyla kendisinden sonra gelecek olan tüm anayasalarada bir öncülük bir ilklik yapacaktı.Abdülhamit kanun-i esasiyi ilan etmekle Jöntürk hareketlerinide mutlu ve memnun etmişti.kanun-i esasiyi hazırlayanlara baktığımızda Sultan Abdülaziz dönemindeki genç türklerdir.genç türklerin hazırladıkları bu anayasa 1832 Belçika anayasasıyla tıpatıp aynıdır.ancak bu kadar yetkisi olan ve pazarlıklar yapan Mithat paşa 5 şubat 1877'de sürgüne gönderilmiştir.
  • 14 şubat 1877'de kapılarını açan meclis çatısı altında 90 müslüman 51 gayri müslim yer almaktaydı.mecliste gayri müslim vekiller ne kadar organizeyse müslüman vekiller bir o kadar dağınık görüntü sergiliyorlardı.mecliste balkanların özgürlük ve özerkliğinden ermenilere daha çok hak verilmesine kadar bir çok hassas konu tartışılıyordu.ancak bu büyük özgürlük ortamı fazla ömürlü olmayacaktı.
  • Meşhur 93 harbinin başlamasıyla birlikte meclis mecburi bir tatile girecekti.daha yılını dolduramayan parlemento Abdülhamit tarafından dondurulacaktı.kimileri tamamen kapattığını söylesede kapatmamış dondurmuştu.şayet böyle olmasa parlementoyu oluşturan meclis-i mebusan ve ayan üyeleri yaşadıkları sürece maaşlarını alamazlardı.Abdülhamit cezaevinde olmayan ve sürgüne gönderilmeyen bütün ayan üyelerine başkentte kaldıkları sürece 28 temmuz 1908 yılına kadar maaşlarını ödetmiştir.
  • Osmanlı ordularının kahramanlık destanlarına rağmen 93 harbi ne yazıkki hüsranla sonuçlanmıştı.sonuçlanan sadece savaş değildi özgürlük ortamıda yerini İSTİBDAT'a bırakmıştı.bu arada askeri okullarda şekillenmeye başlayan gizli gruplar gelecek yıllarda ülkeyi farklı maceralara sürükleyeceklerdi.
  • Yeni dönemle birlikte Abdülhamit daha kontrollü herşeyden haberdar olmayı isteyen bir yönetimi tercih ediyordu.cidi bir hafiye ve jurnal sisteminide beraberinde getiren bu tercihin amacı kendisine karşı yapılacak bir darbeden haberdar olabilmekti.ancak şunu kabul etmek gerekir ki jurnalcilerin hafiyelik konusunda eğitimsiz olmaları ve sağlıklı raporlama yapamamaları halkın içinden kimi kesimlerin yanlış istihbarattan ötürü zarar görmelerine neden olmuştu.istibdat yönetimi 2. meşrutiyetin ilan edilmesine kadar olan kısmende olsa baskı ve sansürlerle geçen bir dönemdi.
  • İşte hem Abdülhamid hanı tahttan indirmek hemde meşrutiyeti yeniden getirmek için ittihad-i osmani kurulmuştu.ancak ne ilginçtir ki sonrasıyla ilgili bir çoğunun net bir fikri yoktu..
  • Kurulan bu gizli cemiyet italyada'ki Carbonari mason cemiyetinden çok etkilenmişti.üye kayıtlarından yeminlerine kadar teşkilata uygulamaları adeta mason ayinlerinin kopyasıydı ve bu gelenek ittihat ve terakki yapısında da aynen korunacaktı tıpkı diğer gelenekler gibi.teşkilat,
  • Üyelerini hiç bir zaman isimle kaydetmiyor üyelere numara veriliyor o numaralardan üyelere ulaşılıyor buda üyelerin rahat gizlenebilmelerini sağlıyordu.
  • Bir bahaneyle paris'e giden Ahmet RIZA'nın jön türklere katılmasıyla cemiyetin avrupa günleri başlamış oluyordu.bu arada faaliyetleri tespit edilenler osmanlı coğrafyasının değişik yerlerine sürgün ediliyorlardı.avrupaya kaçmak o dönemde neredeyse moda haline gelmişti.cemiyetin avrupa'daki hamileri ağırlıklı olarak masonlardı.4 şubat 1902 cemiyet hareketleri için önemli bir tarihti çünkü bu tarihte paris'te yapılan toplantı bütün jöntürkleri kapsamaktaydı.toplantıda alınan en önemli karar osmanlı topraklarında hızla teşkilatlanmak oldu.bu noktada cemiyet mason localarının büyük desteğini aldı ittihak ve terakkiciler abdülhamitten saklana bilmek adına mason localarıyla aynı çizgide hareket etmeye başlamışlardı.
  • Abdülhamit sadece meşrutiyet isteyen terakkicilerle değil aynı zamanda emperyal güçler olarak adlandırılan batılı güçlerin oyunlarına alet olan ermeni ve rumlarlada uğraşıyordu.diğer milletlere mensup çeteler ne yazıkki ciddi sorunlara neden oluyorlardı.yüzyıllardır bir arada osmanlılık ruhu ile yaşayan milletler hayali vaatlerle birbirlerine düşürülüyorlardı. işte tamda böyle bir ortamda 21 temmuz 1905 yılına gelindi.Sultan Abdülhamit'e düzenlenen bombalı saldırı gerilimi hat safhaya çıkarmıştı.ermeni terör çetelerinin yaptığı bilinen bu olay padişahın bir kaç dakikalık gecikmesiyle başarılı olamamıştı.buna en fazla ittihatçılar üzülmüşlerdi.hatta Tevfik FİKRET üzüntüsünü bir şiirle dile getirmişti.ittihatçıların selanik dışındaki bir büyük üssüde izmir'di.genelde askeri kıraathanesinde toplanan ittihatçılar hayal dünyalarının genişliği ile dikkat çekmekteydiler.yıllar sonra bir çok anıları yayınlanan ittihatçıların cumhuriyet döneminde bir çok bürokratik makamlarda görev aldıkları tespit edilmiştir.osmanlı hakimiyetini dağıtmak ve etkisizleştirmek amacıyla  ülkenin hemen her yerinde faaliyetlerini yürüten yabancı gizli servisler 1906 yılı ile birlikte bir araya geliyor bir konsorsiyum oluşturuyorlardı.yaklaşık yüz yıldır devam eden sıkıntıların temelinde yatan nedenlerden biri böylece oluşmuş oluyordu.bu arada osmanlı sarayını arap ve arnavut muhafızları var diye eleştiren ittihatçılar kadrolarına her dil,din ve ırktan insanları dahil ediyorlardı..
  • 1906 yılı itibariyle toplanan ittihatçılar balkanlarda dağa çıkmak için silah kuşanıyorlardı yani osmanlı subayları osmanlı ordusuna karşı dağa çıkıyordu.balkanlarda istediği desteği arkasına alan ittihatçılar komite faaliyetlerine başlamışlardı.Enver bey Tikveşte,Niyazi ve Eyüp Sabri beyler Ohride dağa çıktılar.isyanı bastırmaları için gönderilen ordunun bir kısmıda isyancılara katılınca istanbul zora girmiş oldu..birde buna şemsi paşa suikasti eklenince dağa çıkanlarda ciddi bir artış oldu.ittihatçılar 1908 Firzofik'te halkı meydana toplayarak hürriyet ve meşrutiyet eylemi yaptılar ardından bölgeye gönderilen kuvvetlerin başarısızlığı ve durumun hasasiyetinin artması üzerine kanun-i esasiyi yürürlüğe koyan Abdülhamit 23 temmuz1909'da meşrutiyeti ikinci defa ilan etti.sonunda ittihatçıların ve diğer grupların istediği oluyordu.onlara göre tüm sıkıntılar son bulacak herkes memnun olacaktı.hayal aleminde belki böyleydi ancak gerçek oldukça farklıydı.aralık ayına kadar seçim yapıldı seçimlerde ciddi bir baskı vardı.sonunda 17 aralık 1908'de meclisi mebusan açıldı.meclisi ala üyeleri padişahı kapıda karşılıyorlardı.abdülhamit açılıştan memnun olduğunu ifade edecek ve vekillere bir ziyafet verecekti.ilginçtir ittihat ve terakki cemiyeti 1908'den 1911'e kadar olan ilk dört kongresini selanikte gizli olarak yapmış ve merkez komitesi kamuya açıklanmamıştı.
  • İttihat ve terakki karşıtları mecliste şeriat sloganlarıyla meclisin etrafını kuşattılar o dönem siyasi cinayetlerin en fazla işlendiği dönemdi.olayların çığrından çıkmasının ardından balkanlardan hareket ordusu adında bir kuvvet istanbul'a geldi.MahmutŞEVKET PAŞA komutasındaki bu kuvvet ağırlıklı makedonlardan kuruluydu.hareket ordusunun öncüleri ve asıl kuvveti istanbul'a gelirken ciddi gösteriler yapıldı.halkın bir kısmı bu kuvvete sevgi gösterilerinde bulunmuştu.31 mart vakası olduğu sırada Enver paşa ve Mustafa Kemal selanik'teydi.hareket ordusu olaylardan 11 gün sonra geldiği istanbul'da isyanı kanlı bir şekilde bastırdı aslında olaylar çoktan durulmuştu.peşpeşe idamlar yaşandı.ittihatçıların muhalifleri adeta kim vurduya gitmişlerdi.ancak hareket ordusu durulmuş isyanı bastırmakla kalmamış yağmayada başlamıştı.31 mart olayından sonra gerekli ortamı bulan ittihatçılar Abdülhamit'in halli için meclisten gerekli bildiriyi zor kullanarak çıkardılar.can korkusu yüzünden itiraz eden olmadı.senatodan seçilmiş dört kişi Abdülhamit'e hal kararını bildirmek üzere yıldız sarayına gittiler. giden dört kişilik heyette  daha sonraki yıllarda ihanetleri ispatlanacak kişiler vardı.mesela emanuel KARASU musevi bir mebustu abdülhamit'e çok sayıda arkadaşını ispiyon etmişti Esat TOPTAN-İ balkan savaşındaki ihanet eylemleri tespit dilen bir mebustu.bir islam halifesi bir Türk devlet başkanı tahttan indirilecek kararı tebliğ etmeye gidecek ne bir müslüman nede Türk bulamamışlardı.Abdülhamit kendisini hangi gerekçeyle hal ettiklerini sordugunda ellerindeki fetvayı gösteriyorlardı.fakat fetvanın hikayeside ilginçti.o zamanlar fetvayı şeyhülislam yazmaz fetva emini yazar şeyhülislam imzalardı.usul böyleydi.dolayısıyla o zamanki şeyhülislam Ziyaüttin efendi fetva emini Hacı Nuri efendiden fetvayı getirmesini istediğinde Hacı Nuri efendi fetvayı yazamayacağını söylüyor bir din adamı olduğunu hakikat neyse ancak onu yazabileceğini belirtiyordu.çünkü öne sürülen gerekçelerin hiç biri Abdülhamit'te yoktu.gerekçelerde şunlardı..
  • 1.müslümanların imamı olan kişi bazı şeriatla ilgili meseleleri kitaptan çıkartıp atsa,bu kitapları yasaklasa,yırtsa ve yaksa
  • 2.devlet hazinesisini israf edip şeriata aykırı şekilde harcasa
  • 3.idare ettiği insanları şeri sebep olmadan öldürse,hapis etse ve halkın içine fitne soksa gibi bazı gerekçeleri öne sürmüşlerdir..öncelikle günümüzde de diyanet işleri musaf kurumunun damgası mühürü olmadan bir kuran-ı kerimin satılması mümkün değildir.onlar onaylayacak sonra dağıtımı yapılacaktır.o dönemde de matbaada kuran-ı kerim ve hadis kitapları basılmış ancak içlerinde özellikle şeri kanunlarla ilgili olan bölümleri yanlış yazılmış ve saptırılmıştı.bunu okuyan islam ilim adamları bunları tespit ettirmiş yasaklamış ve yakarak imha ettirmişlerdir.
  • O devirde 200 milyonluk dış borcu 30 milyona kadar indiren Abdülhamit'in müsriflikle suçlanmasıda garipti.ayrıca 31 mart olaylarınında Abdülhamit tarafından organize edildiği söylenmiş Abdülhamit bu olayla alakalı bir tahkikat heyeti kurulmasını,mecliste bir soruşturma kurulu oluşturulmasını mahkeme yapılmasını istemiş kendini savunmak istediğini dile getirmişse de özellikle ayan reisi Sait paşa bunu istememiş hatta böyle bir şey olursa halimiz nice olur burada oturamayız demiştir.
  • Halkı idam ettirdiği hapsettirdiği idda edilen önüne gelen idam kararlarını dahi imzalamayan bir kişiye hiç bir gerçekliliği olmayan ve ispatlanamayan iftiralarda bulunulmuştur.abdülhamit gelen heyete bunları yapmadığını söylesede o kişiler oraya tebliğ için  geldiklerini söylemişlerdir.
  • Bu gerekçelere inanmayan fetva emini Hacı Nuri efendi tehdit edilerek fetva yazdırılmıştır.
  • Akli dengesi konusunda soru işaretleri olan Mahmut ŞEVKET PAŞA kimseye sormadan Abdülhamit ve mahiyetini Selanik'teki alaattini köşküne gönderdi.ittihat ve terakki zihniyeti daha sonraki yıllara öyle bir miras bırakmıştı ki bundan kurtulmak adeta imkansız hale gelmişti.bunlardan biride ordunun siyasete bulaşması adeta siyasi parti gibi davranmasıydı.MİNBER gazetesinin binbaşı Mustafa KEMAL ile yaptığı ve19 mayıs 1918'de yayınlanan röportajında Mustafa KEMAL siyasete batmış ittihatçıların kongresinde şöyle diyordu;UFUKTA TEHLİKE BULUTLARI GÖRÜYORUM ORDUNUN SİYASETE KARIŞMASI İŞİ ARTIK BİTMELİDİR ASKER KIŞLASINA,SİYASETÇİ SİYASET SAHNESİNE DÖNMEZSE HERŞEY MAHVOLUR.ayrıca Mustafa KEMAL paşa bir demecinde HER NE KADAR KENDİMDE ORDUDAN,MUHAREBELERDEN VE ASKERİ HUSUSLARDAN BAHSETMEK İÇİN KUVVETLİ BİR SELAHİYET GÖRÜYORSAM DA SİYASETTEN BAHSETMEK HUSUSUNU İLGİLİLERE BIRAKMAYI UYGUN GÖRÜYORUM diyordu.aslında Mustafa KEMAL paşa durumun vehametini görmüştü.nitekim bunun en ağır sonuçları ne yazık ki balkan savaşlarında alınmıştır.kuruluşlarında ittihatçılarında önemli rol oynadıkları balkan çeteleri osmanlıdan toprak koparacak duruma gelmişlerdi.peşpeşe yaşanan balkan savaşları avrupadaki topraklarımızın büyük bir kısmının elden çıkmasına neden olacaktı.Bulgar ordusu çatalca'ya kadar gelmişken ordumuzun subayları ittihatçılık ve alaylık kavgası ediyorlardı.balkan savaşlarındaki yenilgi yetmiyormuş gibi yeni bir terimlede tanışıyorduk.askeri darbe.. ülkemizin daha sonraki yüzyılında etkili olacak olan bu terimin ilk uygulayıcılarıda onlar olacaktı.23 ocak 1913 günü Bab-ı Ali'ye gelen Enver bey ve fedaileri yönetime silah zoruyla el koyuyorlardı.artık perde arkasından yönetim bitmişti.bu baskın sırasında baş kumandan vekili Nazım paşa öldürüldü.ancak bu iş sadece bu baskınla kalmayacak cumhuriyet döneminde kendince yorumlarla darbe yapmaya kalkanlar olacaktı.ittihatçıların yönetimi ele almasıyla cihan harbine girilecek ağır darbeler alınacak ve çöküş yaşanacaktı.ittihat ve terakki, üst düzey yöneticilerinin ölmesiyle son bulmayacak Türkiye Cumhuriyeti'ne öyle hastalıklar bırakacaktı ki vatan uzun süre bunlarla uğraşacaktı.peşpeşe gelen darbeler,muhtıralar,balans ayarlarının yanında derin oluşumların organize ettiği cinayetler toplumsal kırılma noktaları olacaktı.
  • Dün bakan vuran zihniyet 27 mayısta başbakan asmıştır.yapılan her darbenin ardından buhar olup uçan milli servette cabasıdır.türkiye gelinen noktada hala ittihatçı zihniyetle beslenen derin çetelerle uğraşmaktadır.ittihatçılardan kalan bu kör zihniyet bir aha çıkarılmamak üzere tarihin kör kuyularına gömülmelidir.

  • not.31 mart vakası ayrı bir başlık altında yazılacağından detaylarına girilmeden beliritlmiştir.




2 yorum: