UĞUR MUMCU
- 1942 yılında Kırşehir'de doğdu.1965 yılında Ankara hukuk fakültesini bitirdi.hukukçu olmasına rağmen araştırmacı yanı ağır bastı.Yön,Ortam ve Yeni Ortam gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı.1975'te Cumhuriyet Gazetesinde köşe yazarlığına başladı ve 1991 yılına kadar yazılarına bu gazetede devam etti.Bir çok cumhuriyet çalışanıyla 1992 yılında milliyet gazetesine geçti ve yazılarına burada devam etti.yaklaşık üç ay burada yazan MUMCU yönetimin el değiştirmesiyle mayıs 92'de Cumhuriyet gazetesine geri döndü.
- 1970'li yılların başlarında askerliğini yapmaya hazırlanan mumcu 12 mart döneminde bir yazısında kullandığı ORDU UYANIK OLMALIDIR sözleriyle orduya hakaret etmek ve sosyal bir sınıfın öteki sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü kurmak suçunu işlediği gerekçesiyle gözaltına alındı.Mamak Askeri ceza evinde pek çok aydınla birlikte bir yıla yakın kalan MUMCU bu davadan 7 yıl hapse mahkum edildi.fakat bu karar yargıtay tarafından bozuldu ve MUMCU serbest bırakıldı.Bu olaydan sonra askerliğini yedek subay olarak yapması gerektiği halde 72-74 yılları arasında Ağrı'nın Patnos ilçesinde resmi tanımıyla SAKINCALI PİYADE ERİ olarak tamamladı.Askerlik günlerinde zaten var olan mide ülseri yüzünden mide kanaması geçirdi.Askerlik görevini tamamladıktan sonra Araştırmacı Gazeteci sıfatıyla çok sayıda konuyu araştırmaya başladı.MUMCU kimsenin kolay kolay cesaret edemediği konular hakkında araştırmalar yapıp yazılar yazıyordu.Süleyman DEMİREL'in yeğeni Yahya DEMİREL'in hayali mobilya ihracatı,silah kaçakçıları ile terör olaylarının bağlantıları,PAPA MAFYA-AĞCA üçgenini,BARZANİ-MOSSAD bağlantıları gibi bir çok önemli olayları kaleme alıyordu.Uğur MUMCU 12 Mart döneminde gözaltındayken sol görüşlü bir kişinin gelen bir haberle serbest bırakıldığına şahit olmuştu.Tesadüf eseri o günün tutanaklarının bir kısmına ulaştığında karşısına çıkan isim hayret vericiydi.Abdullah ÖCALAN isminin o tutanakta ne aradığını araştırmaya başladığında Apo'nun 1971 ve 72 yılları arasındaki yargılandığı davalardan nasıl beraat ettiğini bulmuştu.Daha derinlere inerek özellikle DYP millet vekili olan Baki TUĞ'dan davalar hakkında araştırmalar yapıp bilgi vermesini rica etmişti.Ancak eline geçen bir belge olayın bütün seyrini değiştiriyordu.ÖCALAN,Milli İstihbarat Teşkilatı için çalışan bir ajandı.bu olayı daha enine boyuna araştıran mumcu BARZANİ'ye MOSSAD tarafından yılda 50 milyon dolar yardım yapıldığını BARZANİ'nin bu para ile KUZEY IRAK'ta PKK'nın kullanması için kamplar kurduğunu bu kamplara silah,mühimmat ve erzaklar depolandığını PKK örgütünün silahlı kanatlarına bu kamplarda eğitim verildiğini belgelemişti.Abdullah ÖCALAN ve karısı Kesire ÖCALAN hakkında yaptığı araştırmalarda örgüt içerisinde huzursuzluk çıkmasına neden olmuştu.Olaylar derinlere indikçe ciddi boyutlara ulaşıyordu.Nitekim Albay rütbeli bir muvazzaf subay MUMCU'ya bir dosya veriyordu.Dosyanın içeriğinde Türk Silahlı Kuvvetlerine ait 100 bin adet tüfeğin seri numaralarının silinmesi için Makina Kimya Enstütüsü'ne gönderildiğini kendisini JİTEM komutanı olarak tanıtan bir subayın 11 araçlık bir askeri konvoy ile silahları teslim alıp silahları TÜRKİYE-IRAK sınırında bir yere götürdüğünü belgeliyordu.
- 15 Ocak 1991 tarihli dosyada Org.rütbeli bazı kuvvet komutanlarının TÜRKİYE-IRAK arasındaki uyuşturucu ve silah kaçakçılığına bulaştığını belgeliyordu.MUMCU elindeki bilgileri doğrulatmak amacıyla telefonlar açıyordu belki de kendi sonunu getirecek mekanizmayı harekete geçirdiğini farkında değildi.Bu arada MUMCU durumu anlatmak üzere Cumhurbaşkanı ÖZAL'ı arıyor kendisine ulaşamayınca emir subayına 45 dakika boyunca bilgi veriyordu.Acaba yaptığı en büyük hata bu muydu?
- MUMCU derhal dönemin Jandarma Genel Komutanı Eşref BİTLİS paşayı arayarak randevu aldı ve durumu kendisine anlattı.Paşa bu konular ile mutlaka ilgileneceğini kendisini de rahatsız eden bir takım olaylar olduğunu söyleyerek MUMCU'yu gönderdi.20 Ocak 1993'te yapılan bu görüşmeden dört gün sonra 24 Ocak 1993'te Uğur MUMCU arabasına yerleştirilen yüksek miktardaki C4 tipi patlayıcıyla katledildi.
.jpg)

- MUMCU'nun öldürmesi öncesinde vede sonrasında yaşanan bir takım olaylar vardı ki gerçekten ilginçti...
- MUMCU'nun Ankara karlı sokaktaki evinin önünde patlayan aracının ve ceset parçalarının delil niteliğinde cımbızla toplanması gerekirken olay yeri inceleme ekiplerinin yerleri süpürge ile süpürmesi daha sonra hiç bir delil bulunamadı raporu vermeleri de manidardı.
- Bu olaydan önce MUMCU'nun tehdit edildiğini yakın çevresi dile getiriyor hatta cumhuriyet gazetesi genel yayın yönetmeni Özgen ACAR,Uğur MUMCU'nun emniyete dilekçe verdiğini kendisine koruma veremeyeceklerini çelik yelek giymesini ve silah taşımasını tavsiye ettiklerini söylüyordu.
- Uğur MUMCU'nun evinin 20 metre ilerisinde bulunan polis noktasında 24 saat görev yapan polislerin o gün orada olmamaları da düşündürücüydü.
- MUMCU ile aynı apartmanda oturan DYP il başkanı Yusuf ERTEKİN suikast ten bir gece önce saat 02:00'da MUMCU'nun arabasının yanında farları açık üç araç bulunduğun kendisi sokağa girince araçların oradan uzaklaştığını polis noktasındaki memurlara kim olduklarını sorduğunda fark etmedik cevabı aldığını söylüyordu.
- Susurluk komisyonuna ifade veren Jitemci Astsubay Hüseyin OĞUZ Diyarbakır'ın ilçelerinde Uğur MUMCU'nun arabasının aynısından olan arabaların üzerinde Veli KÜÇÜK'e ait bir timin bombalama eğitimi yaptıklarını söylüyordu.
- 1993 içişleri bakanı İsmet SEZGİN cinayetten sonra bu iş dış güçlerin işidir bunu Sönmez KÖKSAL'ın hazırladığı rapora istinaden söylüyorum diyecek ancak sonraki aylarda bunu inkar ederek böyle bir rapordan haberi olmadığını söyleyecekti.
- Uğur MUMCU'nun ağabeyi Ceyhan MUMCU İsrail büyük elçisinin Uğur MUMCU'la görüşmek istediğini ancak bu görüşmenin gizli yapılmasını istediklerinden MUMCU'nun kabul etmediğini daha sonra yapılan ısrarlara dayanamayarak kabul ettiğini görüşme esnasında büyük elçinin MUMCU'ya öldürülmekten korkmuyor musun?sorusuna MUMCU'nun çok bozulduğunu vede içerlediğini söylüyordu
- MUMCU'nun ölümünden sonra dönemin Genel Kurmay Başkanı Doğan GÜREŞ,MUMCU'nun öldürüleceği istihbaratının genel kurmay başkanlığına geldiğini bunu da Ankara valiliğine ilettiklerini söylüyordu Ankara valisi Erdoğan ŞAHİNOĞLU'na bu soru sorulduğunda Ankara'da Uğur MUMCU diye biri yaşadığını suikast ten sonra öğrendim diyordu.oysa ki vali ŞAHİNOĞLU bir kaç ay önce vefat eden MUMCU'nun annesinin cenazesine katılan siyasilerin arasında bulunuyordu.
- Cinayet soruşturmasını yöneten ilk savcı Ülkü COŞKUN bu operasyonu devlet yapmıştır siyasiler isterse u iş çözülür diyor aynı gün görevden alınıyordu.cinayeti araştırması için Erzurum'dan atanan Kemal AYHAN,cinayetle ilgili akıllara durgunluk verecek delillere ulaştığını söylediği akşam 25 haziran 1995 idi.ne yazık ki 26 haziran sabahı evinde ölü bulunuyordu.
- MUMCU cinayetinin İsmet SEZGİN tarafından dış kaynaklı olduğu söylenmesine rağmen,terör uzmanlarının bu işin içinden dış güçlerin çıkması büyük olasılıktır açıklamalarına rağmen,12 mart muhtırasında cuntacılar arasına sızarak görevli olduğu MİT'e bilgi aktaran Mahir KAYNAK'ın bu iş istihbarat operasyonu gibi duruyor demesine rağmen,o güne kadar MUMCU ile hiç bir sorun yaşamayan tek bir defa dahi rahatsız olduklarını dile getirmeyen ve tehditler savurmayan islami kurtuluş ve islami büyük doğu akıncılar adlı iki örgütün cinayeti üstlenmesi de mantıksızdı.MUMCU cinayeti yönlendirilen kalabalıklarında etkisiyle şeriat,iran ve laiklik gibi kavramlara sürükleniyordu.öyle ki çalıştığı gazete dahi Türkiye İran olmayacak Türkiye Cumhuriyetini bölüp parçalamak isteyen yada orta çağ şeriatına bağlamak isteyenlerin hangi bölgelerde yuvalandıklarını biliyoruz bu bir sır değildir diyerek MUMCU'nun bu güçler tarafından katledildiğini savunuyor ve hedef değiştiriyorlardı.halbuki uğur MUMCU'nun gerek din gerek laiklik gerekse de kürt meselesi ile ilgili düşünceleri oldukça şeffaf ve netti.tarafsız bir gazeteciye yakışan şekilde objektif olarak konuların üstünde gerekli değerlendirmeleri yapıyordu.
- Aslında Uğur MUMCU cinayeti 1993 yılında işlenecek bir seri cinayetlerin sadece ilklerinden biri olacak ve içimize sızmış olan dış güçlerin uşakları sınır tanımaksızın operasyonlarına yıllarca devam edeceklerdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder