- Türk Silahlı Kuvvetleri tarihinde görevi başında hayatını kaybeden sayılı komutanlardan biri olan Org.Eşref BİTLİS 1933 yılında Malatya'da doğdu.1952 yılında 19 yaşındayken Kara Harp Okuluna giren BİTLİS 1954'te Topçu Teğmeni olarak Türk Silahlı Kuvvetlerine katıldı.O dönemde harp okulu iki yıllıktı.BİTLİS 1966'da Kara Harp Akademisini bitirip kurmay subay oldu.Ertesi yıl dil öğrenimi için Almanya'ya gittiğinde rütbesi binbaşıydı.Almanya'da iki yıl kaldı.1969'da Türkiye'ye dönüp Silahlı Kuvvetler Akademisini bitiren ve 3yıl çeşitli birliklerde görev yapan BİTLİS 1972'de tekrar Almanya'ya gönderildi.1973'te Alman Kara Harp Akademisini bitiren BİTLİS dönüşünde Kara Harp Akademinde bir yıl baş öğretmenlik yaptı.Eşref BİTLİS albay rütbesiyle Alay Komutanı iken 1974 Kıbrıs Barış Harekatına katılan subaylardan biriydi.1978 yılında Tuğgeneral oldu.4 yıl boyunca Bolu Dağ Komando Tugay Komutanlığı yaptı.1982 yılında Tümgeneral oldu.Albay olarak savaşmak için gittiği Kıbrıs'a bu defa Tümgeneral rütbesiyle geri döndü.Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Kolordusuna bağlı 28.Tümen Komutanlığına atandı ve iki yıl Kıbrıs'ta kaldıktan sonra Türkiye'ye geri döndü.1986'da Korgeneral rütbesine yükselen BİTLİS paşa 1988'de üçüncü defa Kıbrıs'a gittiğinde Kıbrıs Türk Barış Gücü Kuvvetleri Komutanıydı.1990'da Eşref BİTLİS bir subayın gelebileceği en son rütbe olan Orgeneralliğe terfi etti.Onu ikinci bir sürpriz daha bekliyordu org.olur olmaz Jandarma Genel Komutanlığı makamına getirildi.Normalde bu göreve iki yıl org.rütbesiyle Ordu Komutanlığı yapanlar atanırken bu görev kendisine doğrudan verilmişti ve sorumluluğu büyüktü.BİTLİS paşanın Jandarma Genel Komutanı olduğu 1990 yılı terörün en belirgin olduğu yıldı.Eşref BİTLİS'e göre bütün ülkeye yayılma ihtimali olan Güneydoğudaki ateşi söndürmek istiyorsak PKK meselesiyle Kürt meselesini birbirinden ayrı tutmak gerekiyordu.PKK ile mücadele edilirken eli silahlı terörist ile normal sivil insanlar arasında ayrım gözetilmeli sivil insanlara en az zarar verecek terörle mücadele yöntemleri kullanılmalıydı.Eşref paşanın en önemli görüşlerinden biri Kürt realitesini inkar etmeyip bu halkı Türkiye'nin bir parçası olarak kabul etmesiydi.Kürt kökenli askerleri kendi evlatlarımızdır diye adlandırırken Kürt kökenli Türk Silahlı Kuvvetlerine mensup subayların tayin ve atamalarında taraf tutulmaması gerektiğini savunuyordu.
- Eşref paşa güney doğudaki tabloya bir bütünlük içerisinde bakmak gerektiğini oradaki insanların sıkıntılarını da dikkate alarak bir çözüm modeli geliştirmek bir barış modeli geliştirmek gerektiğini meselenin sadece askeri boyutlarla çözülemeyeceğini bunun içerisinde siyasi çözümlerinde düşünülmesi gerektiğini savunuyordu.Cumhur Başkanı ÖZAL 1991 yılında Kürtçe konuşmayı yasaklayan kanunu kaldırtmıştı.ÖZAL'a göre SORUN YASAKLARLA ÇÖZÜLEMEZ BU BÖLGEDE EZİKLİK VE TERK EDİLMİŞLİK DUYGUSU VAR BUNU KIRMALIYIZ diyordu.Eşref paşa TSK'ya bağlı birimlerin bazılarının Doğuda ve Güneydoğuda gereksiz şiddet uyguladığını halkın bundan zarar gördüğünü altındaki subayların hazırladıkları raporlardan görebiliyordu bu yüzden Milli Güvenlik Kurulu toplantısında,TERÖRLE MÜCADELEDE DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİ KURALLARI İÇİNDE KALINMALI KANUN VE NİZAM HAKİMİYETİ KESİNTİSİZ TESİSİ İDAME EDİLMELİ HALKIMIZIN HUZUR VE GÜVENLİK İÇİNDE BULUNMASI ESAS ALINMALIDIR diyordu.Ayrıca Eşref paşanın ÖZAL'a yazdığı ve daha sonra ortaya çıkan mektubunda:SAYIN CUMHUR BAŞKANIM BÖLGE HALKININ KAZANILMASI ZARURİDİR.HALK YANLIŞ YÖNETİM İLE TERÖR ARASINDA SIKIŞMIŞ DURUMDA BUNU SUİSTİMAL EDEN UNSURLARIN BERTARAF EDİLMESİNİN ZORUNLULUĞU ORTADADIR BÖLGEYE GÖNDERİLEN PERSONELİN TERÖRÜN OLUŞUMU VE ETKİLERİ KONUSUNDA BİLGİLENDİRİLMELERİ ŞARTTIR.TERÖR ÖRGÜTÜNÜN ZEMİN BULMASININ ÖNÜNE GEÇMEK İÇİN ALAN ÇALIŞMASINA AĞIRLIK VERİLMELİDİR diyordu.
- Org.Eşref BİTLİS teröre kesin çözüm için kuzey Irak'taki bataklığın kurutulmasına kesin olarak inanmıştı.4 Ekim 1992 günü Kürt Federe Devletini ilan etmiş olan BARZANİ ve TALABANİ'nin bu mücadelede Türkiye'nin yanında yer alması hayati önem taşıyordu.bu hassas konuları dile getirmek için 17 aralık 1992 günü kuzey Irak'a giden helikopterin içinde org Eşref BİTLİS ve Güneydoğu Asayiş Komutanı Korgeneral Necati ÖZGEN vardı.Onları taşıyan helikopter saat 07:55'te Silopi den havalandı.sınırı geçtiklerinde yanındaki Korgenerale dönen BİTLİS,Necati paşa biz şuanda kuzey ırak'a geçen ilk iki Türk Generaliyiz dedi.Türkiye sınırı daha yeni geçilmişti ki saat 08:12'sularında Çekiç Güç savaş uçakları tarafından taciz edildiler.oysa Mardin radarına uçuş bilgisi ve içindekiler hakkında bilgi verilmişti.Amerika F15 uçaklarının helikopterin yanından hızla geçerek helikopteri türbülansa düşürmek istediklerini anlayan pilot olası bir tacizin tekrarlanmaması için helikopteri Fırat nehri üzerinden silme bir şekilde uçurdu.daha sonra bu olay soruşturulsa da faili meçhul olarak kaldı.
- Eşref BİTLİS paşanın temaslarıyla Talabani ve Barzani ile iki protokol imzalanmış ve teröre karşı Türkiye'nin yanında yer alacaklarını beyan etmişlerdi.Buna karşılık sınırlara 67 karakol yapılacak bu karakollar Türkiye tarafından finanse edilecekti.
- Amerika'nın Eşref paşayı parçalara ayırarak yok etmeye varan hiddetinin nedenlerinden biri de Bitlis paşanın İran,Irak,Suriye ve Türkiye'nin oluşturacağı bölgesel girişim ile Irak'ın toprak bütünlüğünü korumasının sağlanmasını istiyordu.kısaca amacı Amerika'nın Kürt Devletçiği kurma politikasını işlemez hale getirmekti.bu politikanın en önemli kısmı Irak'ın kuzeyindeki Kürtlerin Irak yönetimi ile anlaşmasını sağlayarak Çekiç Gücün bölgeden uzaklaştırılmasıydı.Eşref paşa bu gün tanınma noktasına gelen kukla devletin kurulmasını engellemek istiyordu.Irak'ın kuzeyine yapılan ilk sınır ötesi operasyonda Eşref paşa komutasında yapıldı.harekatın yapıldığı topraklar 1991 körfez savaşından sonra fiilen Amerika'nın denetimindeydi.Eşref paşa Büyük Orta Doğu Projesiyle ortaya çıkan Amerika'nın Türkiye'yi parçalara bölme planına cesaretle karşı çıkıyordu.Bu komutan Türkiye'nin gelecekteki Genel Kurmay Başkanıydı.Eşref paşa öldürülmeden önce Amerika'nın Orta doğuya asker çıkarma planını belgelemiş bu planı Cumhur Başkanı Turgut ÖZAL'a bildirmişti.Amerika 1991 yılı başında 1.Körfez Savaşını başlattı.saldırının nedeni savaş sonunda açığa çıktı.36.paralelin kuzeyi uçuşa yasak bölge ilan edildi.Amerika bölgenin denetimi için Çekiç Gücü Türkiye'nin Güneydoğusuna yerleştirdi.böylece Irak'ın kuzeyinde yeni bir İsrail Devletinin temelleri atılmış oldu.Amerika'nın planı şuydu,3 tane İsrail Devleti.1. İsrail mevcuttaki İsrail'di.Bu devlet Amerika'nın bölge hakimiyeti açısından vazgeçilmeziydi 2.İsrail Irak'ın kuzeyine kurulacaktı.Cumhuriyetten,Laiklikten ve Bağımsızlıktan vazgeçen Mehmetçiğin kanını Amerika'nın hizmetine sunacak Türkiye 3.İsrail'di.1.ve 2.İsrailin var olabilmesi için Türkiye'de MAFYA-TARİKAT diktatörlüğü kurulmalıydı.Türkiye'nin Irak'ın kuzeyindeki İsraili tanıması ve bölünmeye razı olması için yürürlüğe konan planda,Amerika'nın Çekiç Gücü Türkiye'ye konuşlandırmasının nedeni de buydu.pkk terörüyle savaşan Türk Ordusunun başta BİTLİS paşa olmak üzere kimi komutanları Türkiye'nin kuzey Irak üzerinden bölünmesi tehlikesini görmüşlerdi.işte bu yüzden Eşref paşa Amerika'nın kuzey Irak'ta kurmak istediği 2. İsrail'in kurulmasını engellemek istiyordu.ÖZAL ise bu planın raporlarını Amerika başkanı BUSH ve Amerika Savunma Bakanı CHENEY'e bildirdi.Amerika derin devletinin başı olan Cheney Org.EŞREF BİTLİS'i kişisel bir hedef olarak belirlemişti.BİTLİS paşa ayrıca Uğur MUMCU'nun öldürülmesinin nedenlerinden biri olan TSK'a ait silahların seri numaralarının silinerek Irak sınırına gönderildiği raporunun detaylarını araştırırken Çekiç Güce ait helikopterlerin incirlik hava üssünden havalanarak Irak'ın kuzeyine pkk için yardım paketleri attığını kendi subaylarının hazırladığı raporlarda görmüştü.Eşref paşa Amerika'nın bu düşmanca tavrını her fırsatta dile getiriyordu.artık Eşref paşa Amerika için açık bir tehditti.Org.Eşref BİTLİS'in ortadan kaldırılışına doğrudan Amerikalı bir grup komutan karar vermişti.önce ABD Savunma Bakanı Dick CHENEY'den onay alındı.cinayet kararı 10 Ocak 1993 günü Adana'da incirlik hava üssünde düzenlenen toplantıda verildi.toplantıya ABD Dış İşleri Bakanlığı Kuzey Afrika ve Yakın Doğu Masası Sorumlusu Elizabeth SHALTON başkanlık etti.Genel kurmay istihbaratı daha sonraki dönemde bu isimleri saptadı.bunlar arasında Çekiç Gücün Irak'ın kuzeyindeki albay rütbeli iki komutanı da bulunuyordu.
- 17 şubat 1993 günü Org.BİTLİS nihai bir sınır ötesi operasyonun hazırlıklarını yapmak üzere Diyarbakır'a gidecekti.Diyarbakır'a gideceği uçağın pilotlarını da kendisi tayin etmişti her iki pilotta tecrübeli ve paşanın güvendiği isimlerdi.Uçuş 12:20 olarak bildirildi ve öngörülen saate sadık kalınarak gerçekleşti.12:26 sularında Ankara Yeni Mahalle posta işletme merkezinin bahçesine Jandarma Genel Komutanı Eşref BİTLİS'in içinde bulunduğu uçak düştü.
- içindeki beş kişiyle çakılan uçak alev topuna dönmüştü.olay derhal Genel Kurmay Başkanlığına bildirildi.Genel Kurmay Başkanı Doğan GÜREŞ olay yerine geldi.hemen sonrasında Güvercinlikte bulunan Kara Havacılık okuluna giderek Tuğgeneral Armağan KULOĞLU ile görüştü ve ardından Meydan Gazetesi muhabirine uçağın kesin düşüş nedeninin buzlanma ve pilotaj hatası olduğunu söyledi.Ertesi gün Genel Kurmay Başkanlığı aynı yönde açıklama yaptı.hiç bir bilir kişi raporu veya teknik bilgi yoktu.buzlanma ve pilot hatası senaryosunun yazarı Kara Havacılık Okulu komutanı Armağan KULOĞLU idi.komutanlığın kazadan yarım saat sonra hazırladığı rapora göre uçağın düşüş nedeni buzlanmaydı.Rapor şaşırtıcı düzeyde çelişkilerle doluydu ve bilimsel değerlendirmeden uzaktı.Genel Kurmayın senaryosuna konuyu biraz bilen subayların hiç biri inanmadı.ancak bunu kamuoyu önünde adını ve unvanını vererek ilk açıklayan emekli Hava Tümgeneral Aslan ÖNER oldu.Aslan ÖNERE'e göre uçak o hava koşullarında donarak düşemezdi.sabotaj üzerinde durulması daha doğru olacaktı.Kara Havacılık Okulu Kurmay Başkanı Albay Erdal ÖZDEN uçak enkazı üzerinde iki gün inceleme yaptıktan sonra çok önemli bir rapor hazırladı.raporda motorların çok önemli parçalarının kayıp olduğunu bazı parçaların tahrip edildiği yazıyordu tarih 24 şubat 1993'tü.Ancak daha sonra Amerika ve Kanada'dan gelen bir heyet yaptıkları inceleme sonucunda buzlanma ve pilotaj hatası olduğunu bildiren bir rapor vererek konunun üstünü kapatmaya çalıştılar.Uçağın düşmesinin ardından yeni mahalle cumhuriyet savcılığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı olaya el koydu.Sivil savcılık uçağın askeri uçak olması ve şehit olanların asker kimliği nedeniyle soruşturmanın tamamını askeri savcılığa devretti.Askeri savcılık hazırlık soruşturmasını 5 mayıs 1993 günü sonuçlandırdı.Savcı Hakim Albay Yüksel FERAH uçağın buzlanma nedeniyle düştüğüne kanaat getirdi ve kovuşturmaya yer olmadığı kararı verdi.Eğer kayıtlara geçmeyen kötü hava koşulları var idiyse meydan harekat subaylığı meteoroloji kısmı sorumlusunun ^uçuş koşulları yoktur^ diye rapor vermesi gerekirdi.Bir erin kazayla ölümü konusunda dahi kural olarak bütün sorumlular hakkında soruşturma açılır oysa bir general çok önemli bir göreve giderken meteorolojik gibi düzeltilmesi elde olan faktörler kazaya neden oldu deniyorsa neden sorumluları hakkında dava açılmadı.uçuş izni veren Ulaştırma Grup Komutanı ve onun komutanı olarak K.K.K. Havacılık Okulu Komutanı Tuğgeneral Armağan KULOĞLU hakkında soruşturma açılmamıştı.Genel Kurmay Başkanlığı yasaları ve askeri yönergelerinin çiğnenmesinin TSK geleneklerine aykırı davranılmasının bir nedeni olmalıydı.Bir soruşturmada bu kadar çok fazla hata olamaz hele bir Kuvvet Komutanının şehit edilmesine neden olan bir uçağın düşmesiyle ilgili soruşturmada bu kadar usulsüzlük ve baştan sağma kabul edilebilir değildi.Sonraki aylarda düşürülen uçağın 2.pilotu kurmay yüzbaşı Tuğrul SEZGİNLER'in ablası Saime SEZGİNLER ve avukat Nusret SENEM uçağa sabotaj yapıldığını ispatlamak için Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesine dava açtılar.dava sayesinde dosya bilir kişiye gitti.Mahkeme tarafından bilir kişi tayin edilen İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak ve Uzay bilimleri Fakültesi öğretim üyeleri 4 Kasım 1996'da incelemelerini tamamlayıp raporlarını yazdılar.Uzun araştırmalar sonucunda hazırladıkları raporda uçağın düşmesinde buzlanmanın ve pilot hatasının etkili olduğunu gösteren yeterli ve tatminkar delil olmadığı belirtiliyordu.Bilir kişi başkanı Prof.Dr.Ahmet Nuri YÜKSEL daha sonraki yıllarda bunun tamamen sabotaj olduğunu söylüyor,eski Adalet Bakanı Şevket KAZAN'da kaza değil cinayettir diyordu.İsmini vermek istemeyen bir general aydınlık gazetesine verdiği röportajda Eşref paşayı Amerikalılar öldürttü Eşref paşanın öldürülmesinde rol oynayan harpçı subaylar şimdi ÇİLLER ile beraberler diyordu.General,Tansu ÇİLLER ile beraber hareket eden bir gruptan bahsediyordu.bu grup bir kaç yıl sonra Susurluk'ta kamyona çarpacak olan GLADYO yapılanmasıydı.çillerin etrafında toplanan bu örgütün mensupları aynı zamanda MİT KONTR-TERÖR MERKEZİ'nde görev yapıyorlardı.tesadüfe bakın ki Mit Kontr-Terör Daire Başkanı Mehmet EĞMÜR Susurluk komisyonuna verdiği ifadede 1993 yılında göreve çağırıldığını açıklamıştı.1993 Eşref paşa ve diğer cinayetlerin işlendiği yıldı.oysa Mehmet EĞMÜR'ün resmi ataması ÇİLLER tarafından 1994 yılında yapıldı.Ordu içerisindeki KONTR-GERİLLA olarak bilinen Gladyo yapılanmasının tasfiye edilmeye başlanması da Eşref BİTLİS döneminde 1992'de başlamış Özel Kuvvetler Komutanlığı kurulmuş 1994 yılında İsmail Hakkı KARADAYI Genel Kurmay Başkanı olunca bu süreç hızlanmıştı.bunun üzerine Gladyo yaşama alanı bulamadığı TSK içinden polis teşkilatı içine kaymaya başlayacaktı.Amerika artık Türkiye'ye yönelik operasyonlarını Polis teşkilatı içine kurduğu FETHULLAHÇI GLADYO ile yürütecekti.
- Org.Eşref BİTLİS öldürüldükten sonra BİTLİS paşanın ideolojisini paylaşan yakın ekibinin içinde olan ve tüm gelişmelere vakıf, Korgeneral İsmail SELEN,Korgeneral Hulusi SAYIN,Tuğgeneral Bahtiyar AYDIN,Tuğgeneral Temel CİNGÖZ,Albay Rıdvan ÖZEN ve Albay Kazım ÇİLLİ OĞLU birer birer suikast e kurban gittiler.Oysaki Kazım ÇİLLİ OĞLU Eşref paşanın düşen uçağında olması gerekirken ekipten çıkarılmış hazırlık yapması için iki gün önce Diyarbakır'a gönderilmişti.ÇİLLİ OĞLU kazadan bir yıl sonra Tunceli Jandarma Alay Komutanı olarak görev yaparken lojmanında ölü olarak bulundu.Eşref paşa ve ekibi katledilmek üzere tasfiye edildiler.
- Org.Eşref BİTLİS paşanın ölümünden sonra akıllarda kalan bir takım sorular vardı....
- O gün Ankara'dan havalanan bir çok uçak vardı neden sadece Eşref paşayı taşıyan uçağın motorları buzlanmaya maruz kaldı?güneşin açıp karların erimeye başladığı bir havada hemde havalandıktan 6 dakika sonra nasıl buzlandı?
- uçağın buzlanmaya maruz kaldığı yalanı olaydan yarım saat sonra neden alelacele yapıldı?
- gece nöbet tuttu yorgundu denilen 1.pilot Yaşar ELİYAR'ın nöbetçi subay odasında 7,5 saat istirahat ettiği bilinmesine rağmen neden böyle bir açıklama yapıldı?
- Uçağın motorlarını üreten PRATT AND WHİTNEY şirketi uçağın motorlarının -40 derecede dahi uçabileceğini testlerinin yapıldığını ve bunun şartnamede yazdığını,hele ki -4 derece gibi komik bir soğuklukta düşemeyeceğini iddia ediyor.bir düşme esnasında motorların dış çeperinin kesinlikle parçalanamayacağını böylece motor parçalarının etrafa savrulamayacağını özellikle önemli kişileri taşıyan uçaklarda bu tür motorları tercih ettiklerini raporlamışlardı.
- Olaydan bir gece önce uçağın bulunduğu hangarın önünde nöbet tutan asker Tahir METİN'nin alınan ifadesinde hangara gece geç saatlerde bir astsubayın girdiğini yarım saat kadar içeride kaldığını sonrada gittiğini söylüyordu.orada görev yapan astsubaylar teşhis için toplandığında hiç biri o akşam gelen astsubay değildi.bu adam kimdi ve gerekli parolayı nereden biliyordu?
- Eşref paşanın uçağının düşmesinden 3 yıl sonra aralarında polis ve askerlerinde bulunduğu bir çeteye operasyon yapıldı.yakalanan iki astsubay Eşref paşanın uçağının park halinde tutulduğu Kara Havacılık Okulunda görev yapıyorlardı.bu olay yeterince neden araştırılmadı?
- Uçağın postane bahçesine düşmesinden iki dakika sonra olay yerinde sivil bir şahsın dolaştığını gören PTT çalışanı kendisine kim olduğunu sorduğunda kimliğini çıkartan şahsın binbaşı olduğunu uçakta Jandarma Genel Komutanının olduğunu söylüyordu.bu şahıs kimdi?iki dakikada oraya nasıl gelmişti? enkaz içerisinde ne arıyordu?neden tek başınaydı?daha sonraki yıllarda enkaz bölgesine gelen şahsın gladyo yapılanmasına bağlı kendisi de faili meçhul cinayete kurban giden Jitemci Cem ERSEVER olduğu anlaşılacaktı.
- 2003 yılında BİTLİS paşanın oğlu Tarık BİTLİS'in olayın üstünden on yıl geçmesine rağmen uçak kazasını araştırmaya devam etmesi ve bu konuda Doğu PERİNÇEK ile sık sık görüşmesi dönemin Genel Kurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK'ü neden rahatsız etmişti?çünkü bir pazar günü rahmetli Eşref BİTLİS'in evine kahvaltıya gelen Hilmi ÖZKÖK,BİTLİS paşanın hanımına Tarık neden Doğu PERİNÇEK ile görüşüyor? bıraksa ya bu işleri diyordu...
- Org.Eşref BİTLİS'in uçağı düştüğünde bir heyet ile yemekte olan Dış İşleri Bakanı Hikmet ÇETİN haberi aldığında arkadaşlar geleceğin Genel Kurmay Başkanı Org.Eşref BİTLİS ölmüş diyor,Heyetteki bir üye ise çok yazık Kürt meselesini çözecek tek komutan ölmüş diyordu.
5 Mart 2015 Perşembe
ORG.EŞREF BİTLİS
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder