11 Mart 2015 Çarşamba

SUSURLUK SKANDALI

  • Dünya üzerinde GLADİO adında bir örgütün var olduğu bir çok ülke tarafından açıklansa da bir türlü deşifre edilememişti.Sistemleri gereği planlar yaptıkları ülkelerde kendileri değil aksine kendilerine bağlı grupları kullandıkları biliniyordu.Bu grupların başında kendi tayin ettikleri adamları bulunurken alt kadroları o ülkelerin kuvvet birimlerinden oluşturuyorlardı.
  • Devlet bağımsız mıdır?değildir.Kime bağlıdır?NATO'ya demek ki devlete kimi zaman karar aldıran bir yapı daha var.Karşımıza o zaman GLADİO çıkıyor.
  • GLADİO aslında 2.dünya savaşı sırasında doğdu.İngiliz'ler düşman işgali altındaki topraklarda direniş hareketini örgütlemek için 1940 yılında ÖZEL HAREKATLAR İDARESİ(SOE) adlı gizli bir ordu kurdu.Aynı süreçte ABD'de OSS (Office for Strategic Service) aynı amaçla kuruldu.İşte bu servis aynı zamanda CIA'nın da temelidir.Savaş bitince GLADİO kalkmadı.SOE ve OSS bu kez başta Batı Avrupa'daki Komünist Hareketlere karşı kullanılmaya başlandı.Bunlar orduya değil istihbarat örgütlerine bağlı çalışıyorlardı.Bu gizli ordular,askerler ve aşırı sağcılardan oluşturuldu.1949'da NATO'nun kurulmasıyla gizli ordular bir çatı altında birleştirildi.Türkiye 1952'de NATO'ya girince buraya dahil oldu.SEFERBERLİK TETKİK KURULU kuruldu.Finansmanı,teçhizatı Amerika'dan geldi.Bu kurum daha sonra adını ÖZEL HARP DAİRESİ olarak değiştirdi.
  • GLADİO'nun hedefi Türkiye'nin sola savrulmasını önlemekti.Bunun için solun etkin olduğu dönemlerde 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 Askeri Darbesinin yapılmasını sağladı.Zaten ülkede İttihatçılardan kalma hazır bir zemin bulunuyordu Bunu işleyerek motifleştirmek onlar için hiç de zor değildi.
  • 3 Kasım 1996 saat 19:25 sıralarında Balıkesir'in Susurluk ilçesinde bir otomobil kamyonla çarpıştı.Otomobilin içerisinde bulunan kişiler ise dönemin Doğru Yol Partisi millet vekili Bucak Aşiret reisi Sedat Edip BUCAK,Mehmet ÖZBAY sahte kimlikli interpolün tüm dünyada aradığı Abdullah ÇATLI,eski Emniyet Müdür Yardımcısı Polis Okulu Müdürü Hüseyin KOCADAĞ ve ÇATLI'nın sevgilisi manken Gonca US.Sedat BUCAK kazadan yaralı kurtulurken diğerleri ölmüştü peki bir millet vekili,emniyet mensubu ve katliam sanığının aynı arabada ne işi olabilirdi?
  • Susurluk komisyonunda,emekli asker ve mit mensubu Korkut EKEN,Abdullah ÇATLI'nın 80 öncesinde de devlet tarafından kullanıldığını söyledi.80 öncesinde PKK ve ASALA yoktu peki ÇATLI hangi olaylarda kullanılmıştı?
  • 16 mart katliamı...1978 yılında İstanbul Üniversitesi önünde sol görüşlü  100'e yakın öğrencinin üzerine bomba atıldı ve kurşun yağdırıldı.olayın sonunda 7 öğrenci ölürken 47 öğrenci yaralandı.
  • Doğan ÖZ cinayeti...Ankara Cumhuriyet Savcısı Doğan ÖZ,kontrgerilla hakkında dava açmaya hazırlanırken 24 mart 1978 günü öldürüldü.
  • Bedrettin CÖMERT cinayeti...11 temmuz 1978 günü Ankara Gaziosmanpaşa'da Hacettepe üniversitesi Sanat Tarihi Kürsüsü öğretim üyesi Doç.Dr.Bedrettin CÖMERT öldürüldü.Ankara Sulh Ceza Mahkemesi Abdullah ÇATLI'nın gıyabında tutuklama kararı verdi.
  • Balgat katliamı...10 ağustos 1978 günü Ankara Balgat'ta solcuların gittiği kahve tarandı 5 kişi öldü 14 kişi yaralandı.olayla ilgili olarak yakalanan Mustafa PEHLİVANOĞLU'nun askeri savcıya verdiği ifade de Abdullah ÇATLI'nın ismi vardı.
  • 7 TİP'linin öldürülmesi...9 ekim 1978 gece yarısı Ankara Bahçelievler'de Türkiye İşçi Partisi üyesi 7 genç öldürüldü.Bahçelievler o yıllarda MHP'nin karargahı olarak biliniyordu.olayla ilgili olarak Haluk KIRCI gözaltına alındı.KIRCI ifadesinde büyük reisten bahsetmişti.
  • Ayrıca Abdi İPEKÇİ cinayetinde de ÇATLI'nın ismi geçmekteydi.
  • 12 eylül sonrası Turgut ÖZAL Başbakanlık koltuğuna oturmuştu ama Süleyman DEMİREL'in sözleri aklından gitmemişti.ANGOLA'DA DARBE OLSA HABER VERİRLER BİZDE BİR ŞEY OLUNCA HABERİMİZ OLMAZ diyerek MİT'ten yakınmıştı.ÖZAL'ın bilgiye ihtiyacı vardı kendisine bağlı olan Mit'in başında ise asker orijinli Korgeneral Burhanettin BİGALI vardı.ÖZAL Mit müsteşarlığına bir sivil getirmek istiyordu.Köşkte Kenan EVREN Genel Kurmayda güçlü bir general olan Necdet ÜRUĞ vardı.Planını gerçekleştiremedi.Başbakana bağlı aynı Amerika'da olduğu gibi iki İstihbarat Teşkilatı oluşturmayı düşündü ama buda kurumlar arası rekabete bir yenisini eklemiş olacaktı.sonunda ÖZAL kendi özel bürosunu kurdu ve başına Mit'teki asker kökenli müsteşarla anlaşamayan Hiram ABAS'ı getirdi.1986 yılında ise Hiram ABAS Mit müsteşarlığına getirildi.ABAS hemen  bir güvenlik dairesi kurarak eski mesai arkadaşı Mehmet EYMÜR'üde yanına aldı.böylece Başbakanın Mit'teki çalışma grubu ortaya çıkmıştı.ÖZAL her fırsatta ABAS ve EYMÜR ikilisine danışacak ve buda en çok mit müsteşarı Hayri ÜNDÜL'ü kızdıracaktı.MİT'te huzursuzluk artmıştı ve 1987 yılında MİT bir rapor yayımladı.bu raporun başlığı YERALTI-POLİS KAMU GÖREVLİLERİ İLİŞKİLERİ idi.Bu rapor 10 yıl sonraki Susurluk'un habercisi gibiydi.devletin üst düzeyinin nasıl yeraltı dünyası,mafya ile içiçe olduğunu buraya polis teşkilatının da karıştığını açıklıyordu.Suçlananlar arasında Susurlukta çok konuşulacak biri vardı Mehmet AĞAR.
  • Rapor yayınlandıktan sonraÖZAL'ın MİT operasyonunu çökertmişti.Hiram ABAS,Mehmet EYMÜR ve Korkut EKEN MİT'ten ayrılmak zorunda kaldılar.Hiram ABAS 1990 yılında suikast sonucunda öldürüldü.Mehmet EYMÜR ise özel sektörde çalışmaya başladı.taki ÇİLLER kendisini benzer bir misyonla göreve çağırana kadar.Turgut ÖZAL'ın ölümünden sonra Süleyman DEMİREL köşke çıkmış 1993 haziranında da Tansu ÇİLLER Başbakanlığa gelmişti.ÇİLLER DEMİREL'e yakınlığı ile bilinen dönemin MİT müsteşarı Sönmez KÖKSAL ile anlaşamıyordu.değiştirmek istedi ama Süleyman DEMİREL'in onayı lazımdı,bununda imkansız olduğunu biliyordu.Tansu ÇİLLER Başbakan danışmanlığına MİT'ten emekli askerlere yakınlığı ile bilinen Nur GÜNDEŞ'i getirdi.Mitten emekli Korkut EKEN ise KGT müsteşarlığına getirildi ve Mehmet AĞAR'ın başında olduğu Emniyet Genel Müdürlüğü ile birlikte ÇİLLER'e bilgi akmaya başladı.
  • Pkk bölge halkının desteğini alarak çok sayıda ilde kurtarılmış bölge oluşturmuştu.Ayrıca ayaklanma politikası izliyordu.herkes bir çare ararken çareyi Mehmet AĞAR getirdi.AĞAR 1993 yılında Emniyet Genel Müdürlüğü koltuğuna oturmuş bütün önceliğini terör belasına vereceğini söylemişti.Özel Harekat Teşkilatının başına ise mitten emekli,KGT'nin başındaki isim olan yarbay Korkut EKEN'i getirdi.AĞAR göreve geldiğinin ilk hafta şu açıklamayı yaptı.ÖZEL ORDU HAZIR PKK'YI RAMBOLAR VURACAK..görevinin ikinci haftasında MGK'da geniş kapsamlı sunum yapan AĞAR bu sunumda terörü yıllar içinde nasıl yok edeceğine dair planını anlattı.bu plan iki maddeden oluşuyordu.PKK'ya karşı PKK taktikleriyle mücadele etmek,teröristlere destek olanlara da terörist muamelesi yapmak.
  • Kürt sorununun şiddet ve silahla çözülmeyeceğini yaşadıkları sürece savunan Turgut ÖZAL ve Eşref BİTLİS'in bu yarım kalmış politikaları neden devam ettirilmedi de tam tersi bir uygulamaya geçildi?
  • PKK'nın finans merkezi  olarak bilinen Diyarbakır'ın Lice ilçesi üç gün boyunca bombalandı.20'den fazla insan ölürken 640 iş yeri ve ev hasar gördü.bu devletin terör sorununu nasıl çözeceğine dar bir ip ucuydu.1993 yılının kasım ayında ÇİLLER yerel seçimlere hazırlanıyordu ve propagandasını terörü yok etme politikası üzerine kurmuştu.o dönemlerde yine ÇİLLER,Pkk'ya yardım ve yataklık eden sanatçı ve iş adamlarını biliyoruz tarafımızdan cezalandırılacaklardır söylemleri de siyasi lobilerde konuşulur olmuştu.bir kaç hafta sonra Adapazarı,Hendek ve Sapanca üçgeninde cinayetler işlenmeye başlanmıştı.bu cinayetler aynı tarzda ve aynı bölgede 1994 yılı boyunca sürdü.20'ye yakın kişi öldürüldü.bunlardan bazıları Behçet CANTÜRK,Savaş BULDAN,Hacı KARAY,Adnan YILDIRIM,Ömer Lütfi TOPAL Avukat Medet SERHAT,Mit muhbiri Tarık ÜMİT İranlı uyuşturucu kaçakçıları, Lazım ESMAİLİ ve Oskar SİMİTKO.1996 yılında Hadi ÖZCAN adında bir ülkücü bir dizi cinayetin zanlısı olarak yakalandı.ÖZCAN'ın ifadesinde çok ilginç isimler vardı.bunlardan biri terörle mücadele şubesinde görevli olan özel tim polisi Alper TEKDEMİR ikinci isim ise Abdullah ÇATLI idi.ÖZCAN'ın ifadesine göre ÇATLI sık sık Sapanca'daki Veli KÜÇÜK'ün komutanı olduğu jandarma Alay Komutanlığına gelerek ülkücülerle buluştuğunu ve son görüşmelerin birinde ÇATLI'nın yakında bir yerden 3 milyon dolar geleceğini petrol işine gireceğini söylemişti.Korkut EKEN'in Teftiş Kurulu Başkanı olduğu BOTAŞ'ın yumurtalıktaki petrol boru hattının temizlenmesi için açtığı ihaleyi BAYSAŞ şirketi kazanmış şirketlerin ortaklarının arasında Mehmet ÖZBAY ismine de rastlanmıştı.Batıda bunlar olurken Doğuda Sünni Kürtlerden oluşan Hizbullah terörü etkindi.Hizbullah PKK'ya karşı savaşmak için kurulmuştu.1993 yılının siyasal islama paralel bir şekilde büyüme gösteren İslami Terör bir çok faili meçhul cinayete imza atmıştı.Faili Meçhul Cinayet Komisyonu Üyeleri Hizbullah'ın etkili olduğu illerden Batman'a ziyarette bulunmuşlardı.Batman Emniyet Müdürü ile aralarında geçen konuşma o yıllarda yankı uyandırmıştı.Batman Emniyet Müdürü Öztürk ŞİMŞEK ne yazık ki Hizbullah örgütü mensupları bir dönem askerden yardım gördüler buradaki bazı askeri birliklerde silahlı eğitim yaptılar lojistik destek gördüler.
  • Aralık ayında Özgür Gündem Gazetesinin Ankara ve İstanbul büroları aynı saatlerde kundaklandı.İstanbul Emniyet Müdürü Necdet MENZİR olayı tertipli diye nitelendirdi ve daha sonra Mehmet AĞAR'ı arayarak benim sorumluluk alanımda adamlarını kullanma dediği gazetelere yansıdı.
  • Ocak 1995 yılında ise Mehmet AĞAR DGM'ye başvurarak istenilen her telefonun dinlenebilmesi için izin aldı.1995 yılının mart ayında TSK Irak'ın kuzeyine operasyon gerçekleştirdi.1.5 ayda 500'den fazla PKK'lının etkisiz hale getirildiği bildirildi.Mehmet AĞAR'ın bu planı işe yaramaya başlamıştı.PKK güç kaybetmiş ve geri çekilmişti.ama MHP eğilimli özel tim kontrolden çıkmıştı.PKK'nın geri çekilmesiyle beraber bölgede boşluk oluşmuş bu boşluğu özel kuvvetlerde görevli olanlar doldurmaya başlamıştı.en önemli boşluk uyuşturucu trafiğiydi.Asya ve Avrupa arasındaki uyuşturucu trafiği bölgeden akıyordu.PKK bölgedeki etkinliğini kaybetmiş ama uyuşturucu geçişi azalmamış hatta artmıştı.bu dönemde Türkiye üzerinden Avrupa'ya kaçırılan uyuşturucunun oranı hızla artarak %10'dan%60'a çıkmıştı.finansal getirisiyse 150 milyar dolara ulaşmıştı.
  • işte tam bu dönemde ikinci Mit raporu yayınlandı.raporda aynen şöyle diyordu....
  • BAHSİ GEÇEN GRUP TERÖRİSTLERE KARŞI FAALİYETLERDE BULUNMA GÖRÜNÜMÜNDE ALMANYA,HOLLANDA,BELÇİKA,MACARİSTAN VE AZERBAYCAN'A GİDİP GELMEKTE UYUŞTURUCU TİCARETİ YAPMAKTADIR.MEHMET AĞAR'A BAĞLI ÖZEL EKİP  ÇOĞUNLUĞU KAÇAKÇILARDAN OLUŞAN 50 KİŞİLİK BİR LİSTE HAZIRLAMIŞ LİSTEDEKİ BU ŞAHISLARDAN MUHTELİF TARİHLERDE 30-40 MİLYON DOLARI BULAN MİKTARLARDA PARA ALMIŞLARDIR.PARA HESAPLARI KORKUT EKEN TARAFINDAN PAY EDİLİP BAZEN ÖZEL BANKA HESAPLARINA YATIRILMIŞTIR.BAZI UYUŞTURUCU KAÇAKÇILARI ÖLDÜRÜLME TEHDİDİYLE HARACA BAĞLANMIŞ BÖYLECE BUNLARIN UYUŞTURUCU KAÇAKÇILIĞINA DA GÖZ YUMULMUŞTUR.GRUBUN BU EYLEMLERDEN BÜYÜK PARALAR ELDE ETTİĞİ ANLAŞILMIŞTIR.NETİCE İTİBARİYLE BU EYLEMLER DEVLET ÜNİFORMASININ KORUMASI ALTINDA YÜRÜTÜLEN UYUŞTURUCU KAÇAKÇILIĞI ÇOK BÜYÜK MEBLAĞLARDAKİ ÇIKAR İLİŞKİLERİ VE CİNAYET ZİNCİRİNİN BİR HALKASIDIR.
  • Bu rapordan sonra sonra herkes suskunluğa büründü taki Susurluk kazasına kadar.kazada Abdullah ÇATLI'nın üzerinden Mehmet ÖZBAY adına düzenlenmiş sürücü belgesi,Mehmet ÖZBAY adına Emniyet Genel Müdürlüğünce düzenlenmiş Mehmet AĞAR imzalı Emniyet Genel Müdürlüğü uzman belgesi çıktı.Mehmet AĞAR imzanın sahte olduğunu söyledi ama Jandarma Kriminal Dairesi ve Adli Tıp imzanın gerçek olduğunu tespit etti.26 kasım 1996 yılında mecliste 9 millet vekilinden oluşan SUSURLUK ARAŞTIRMA KOMİSYONU kuruldu.komisyon bir çok kişinin ifadesine başvurdu.Mesut YILMAZ,Mehmet EYMÜR,Sedat BUCAK,Abdullah ÇATLI'nın eşi Meral ÇATLI.Komisyon Başkanı dönemin Refah Partili millet vekili Mehmet ELKATMIŞ ve komisyon üyesi dönemin CHP millet vekili Fikri SAĞLAR,soruşturma aşamasında hukuki bir takım engellerle karşılaştıklarını ticari sırlar ve devlet sırrı kurallarına bağlı kalınması istenmiş ancak bu kavramların sınırı belirtilmediğinden ilerleme kaydedilmemişti.Mehmet AĞAR'ın Susurluk kazası sonrası ilk sözlerinden biri BANA NE TALİMAT VERİLDİYSE ONU YAPTIM.MGK'NIN ALDIĞI KARARLARIN DIŞINA ÇIKMADIM demişti.
  • MGK böyle bir karar alma yetkisine sahip miydi?MGK adam öldür kararı vermiş midir?MGK yasaların dışına çıkacaksın yasaları tanımayacaksın kendi çıkarların doğrultusunda cinayetler işleyip kaçakçılık yapacaksın demiş midir??tabi ki Mehmet AĞAR, bu konular ile ilgili mahkemeye o dönemler çıkarılamadığı için bu sorular da hiç cevaplanamadı.şayet Mehmet AĞAR yargılansaydı ve bu suçları kabul etseydi kendisine bu talimatları verenlerde yargılanacak mıydı?işte bu yüzden Mehmet AĞAR siyasi dokunulmazlığı kalktığı halde yargılanmadı.15 eylül 2011'da Ankara özel yetkili 11.ağır ceza mahkemesi Susurluk davasından 5 yıl hapse mahkum etti ancak 369 gün yattıktan sonra tahliye edildi.
  • Meclis susurluk komisyonu üyesi Fikri SAĞLAR'a bilgi ve belge desteğinde bulunan Mit görevlisi Ertuğrul BERKMAN 29 Ağustos 1997 günü Bozöyük-Eskişehir otoyolunda trafik kazasında hayatını kaybetti.bazı görgü tanıkları BERKMAN'nın aracının başka bir araç tarafından sıkıştırılarak şarampole yuvarlanmasına neden olduğunu söylüyordu.
  • Susurluk skandalını soruşturan meclis araştırma komisyonunda raportörlük yapan Hakim Akman AKYÜREK komisyon adına bir çok bilgi ve belgeyi takip eden,bu bilgi ve belgelerin toplandığı kişiydi.8 aralık 1997 tarihinde gece yarısı otomobiliyle arkadan bir kamyona çarparak hayatını kaybetti.AKYÜREK'in otomobili kamyon kasasıyla ters istikametteydi.Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.İlhan YAVAŞLIOL otomobilin solda olması ve çarpışmanın soldan meydana gelmesinin eşya tabiatına aykırı olduğunu söylemekteydi.kaza yapan otomobilin bir başka araç ile sıkıştırılması ile mümkün olabilirdi ancak.
  • meclis Susurluk komisyonu sözcüsü Bedri İNCETAHTACI 21 KASIM 1999 sabahı Almanya'ya gitmek üzere meclis lojmanlarındaki evinden çıkıp Esenboğa hava alanına giderken yolda trafik kazası geçirdi.İNCETAHTACI olay yerinde hayatını kaybetti.olay yerine gelen jandarma ve trafik ekipleri konuk olarak Ankara'ya gelen Finlandiya Devlet Başkanının güzergahında diyerek araca inceleme yapılmasına izin vermediler ve aracı apar topar olay yerinden alarak Akyurt jandarma karakoluna götürdüler.Akyurt savcısının Bedri İNCETAHTACI'nın aracını görmesine izin vermediği Susurluk Komisyonu Başkanı Mehmet ELKATMIŞ derhal koruma talebinde bulundu.
  • Cengiz ÇELİK yarı resmi bir çok Tele kulak olayının kilit ismiydi.olaylar açığa çıkınca Amerika'ya kaçtı.Tele kulak olayı ile ilgili kayıtlar doldurduğunu herhangi bir durumda konuşur herkesi yakarım tehditlerinde bulunuyordu.2001 yılında kısmi aftan yararlanarak Türkiye'ye döndü.1 Temmuz 2001'de Muğla'da aracı şarampole yuvarlandı araçtan yaralı olarak çıkmasına rağmen hastanede 4 gün sonra hayatını kaybetti.
  • 1987 yılının çok önemli ifşaatlarını taşıyan 1.Mit raporunun hazırlayıcılarından Haluk AKTER 29 Eylül 2011'de bodrumdaki evinde kafasına iki kurşun sıkılarak öldürüldü.
  • 21 ocak 1997'de Frankfurt eyalet mahkemesi 17.ceza dairesi başkanı yargıç Ralf  SCHWALBE üç eroin kaçakçısının davasında sunulan delillere dayanılarak TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ VE EROİN KAÇAKÇILARI ARASINDA YAKIN BAĞLARIN VAR OLDUĞUNU BELİRTTİ.
  • Yargıç Ralf SCHWALBE,basında yer alan demeçlerinde de Türkiye'den eroin geçiren iki Kürt aşireti üyelerinin T.C.devleti ile harika ilişkiler içerisinde olduğunu ve devletteki bir bayan bakanla kişisel iletişimlerinin olduğunu söyledi.daha sonra Türkiye'den gelen baskılar üzerine yargıç bu bayanın Tansu ÇİLLER olduğunu açıkladı.







6 Mart 2015 Cuma

KAZIM KARABEKİR

  • 1882 yılında küçük Mustafa paşada dünyaya gelen Kazım KARABEKİR'in babası Mehmet EMİN Paşa gençliğinde Kırım,Silistire,Sivastapol muharebelerinde bulunur ve kahramanlıklar gösterir.Kazım Karabekir ailenin 5.çocuğudur.Baba Mehmet EMİN Paşa Mekke'de vefat ettiğinde Karabekir 11 yaşındadır.Babasının vefatından sonra ailesiyle birlikte İstanbul'a gelen Karabekir İstanbul'da orta tahsiline başlar.1896 yılında Askeri orta okulunu bitiren Karabekir 1897 Kuleli Askeri lisesine girer.1899 yılında askeri liseyi bitirir.ardında Harbiyeye giren Karabekir 1902 yılında Harbiyeyi birincilikle bitirir.1903 yılında Erkanı Harbiye Mektebine girer buradan da 1905 yılında birincilikle mezun olan Karabekir bu okulu bitirdiği zaman yüzbaşıdır.Askerlik görevine ilk defa manastırda başlayan Karabekir ardından manastır mıntıkası müfettişliğine tayin olur.burada Rum ve Bulgar çeteleri ile yedi defa çarpışmalarda bulunur.Ardından 1907 yılında İstanbul'daki Harp Okuluna taktik öğretmen olarak tayin olur.Manastırda bulunduğu sıralardaysa Enver paşa ile tanışır ve onunla birlikte daha sonra ittihat ve terakki cemiyetinin İstanbul şubesini kurar.1908 yılında meşrutiyetin ilanından sonra Edirne'deki 2. ordunun fırka kurmaylığına tayin olur.burada görevli olduğu sırada 1909 yılında 31 mart hadisesi meydana gelir.Karabekir'de Hareket Ordusunda 2.fırka Kurmay Başkanıdır.İstanbul'a gelen Karabekir karargahını Pangaltı harbiye mektebine kurar ve emrindeki asi avcı fırkayla 2.Abdülhamit hanın avcı taburlarının bulunduğu Taşkışla ve Taksim kışlalarıyla mücadeleye girer.ayrıca yıldız sarayını da işgal eder.31 mart vakasından sonra ülkede istikrar kaybolur ve Osmanlı güç kaybeder.devletin bu karışıklığını fırsat bilen Sırbistan,Bulgaristan,Yunanistan ve Karabağ gibi Balkan devletleri Osmanlıya karşı savaş ilan ederler.1911 yılında Trablus savaşıyla Trablus vilayeti İtalyanlara kalır.istikrar döneminin kaybolmasını çok iyi değerlendiren  Avrupa ve balkan ülkeleri Osmanlı devletinin çökmesi için bütün gizli emellerini açıkça ortaya sermeye başlar.zamanın iki lideri sayılan Enver paşa ve Cemal paşalar tamamen Alman'lara bağlanmış ve Alman etkisi altında kalmışlardır.Enver paşadaki bu Alman hayranlığı karşısında çok üzülen Kara bekir defalarca ikaz etmişse de fazla bir şey elde edememiştir.yıl 1914 Avrupa'da siyasi sahne karışıklıklarının yaşandığı günler bir dünya savaşının çıkacağına dair bütün işaretler görülmeye başlanmıştır.Karabekir çıkacak bir savaştan Türkiye'nin zarar göreceğini ve bunun için savaştan uzak durulması gerektiğini söyler.Enver paşa bu fikirleri duymamak için Karabekiri yurt dışına gönderir tarihler 28 haziran 1914'tür.Avusturya Macaristan veliahdına Saray ovada suikast düzenlenir.Karabekir bu sırada Paris'tedir.Türk diplomatların ve görevlilerin genel yaşayış ve özellikle de hanımlarının yabancı uyruklu olması Karabekiri çok rahatsız etmiştir.Avrupanın genel bir savaşa girmek niyetinde olduğunu sezen Karabekir hemen İstanbul'a döner ve Enver paşayı bulur.1.dünya savaşı ile ilgili fikir ve görüşlerini anlatır.genel kurmayın Almanlardan temizlenmesi gerektiğini belirtir.Enver paşa söylediklerinin sadece bir fikirden ibaret olduğunu söyleyerek önemsemez.o güne ait hatıratlarında Karabekir şunları yazmıştır;ENVER PAŞANIN YANINDAN ÇIKTIKTAN SONRA ŞU ALMANLARIN ENVER PAŞAYA NELER YAPTIRMAK İSTEDİKLERİNİ UZUN UZADIYA DÜŞÜNDÜM,NE KADAR ZEKİ,BİLGİLİ VE VATANSEVER OLURSA OLSUN GÖRGÜ İLE OLGUNLAŞMAMIŞ İNSANLARIN MEMLEKETİN MUKADDERATINA HAKİM OLMASININ NE ZARARLI BİR ŞEY OLDUĞUNU GÖZLERİMLE GÖRDÜM...
  • Barış zamanında ise genel kurmay başkanı olanı Alman Bronzeart'ın yaptığı savaş planlarını Enver paşa kendi imzası ve el yazısıyla,FİKRE TAMAMIYLA İŞTİRAK EDER VE İCRASINI EMREYLERİM şeklinde tasdik eder.bu plan uzunca bir süre gizli tutulur.seferberlik ilan edilince plan ortaya çıkar.plana göre bütün Osmanlı orduları İstanbul civarında toplanacak ve diğer hudutlar terk edileceği karşısında Karabekir şunları söyler;BÜTÜN ORDULARIN TRAKYA DA TOPLANMASINDAN MAKSADIN NE OLDUĞU AÇIKÇA GÖRÜLÜYORDU.DEMEK Kİ ALMANLAR RUSLARA VE İNGİLİZLERE MEMLEKETİMİZİN BÜYÜK BİR KISMININ TAHLİYE OLDUĞUNU GÖSTEREREK ONLARIN ÖTEDEN BERİ BESLEDİKLERİ HIRSLARINI TAHRİK EDECEKLERDİ.BU SURETLE İNGİLİZLER HİNDİSTAN VE AVUSTRALYA ORDULARINI AVRUPA CEPHESİNE GÖNDERECEKLERİNE IRAK,FİLİSTİN VE SURİYENİN YANİ BÜTÜN ARABİSTANIN İŞGALİNE HASR EDECEKLER RUSLAR DA ANADOLUYU İŞGALE BAŞLAYACAKLARDI.İLK ZAMANLAR ALMANLAR BİR KISIM DÜŞMANLARININ TÜRKİYE'DE TAKILIP KALMASI FAYDASINI KAZANACAKLARDI.TABİ BU ZAMAN ZARFINDA TÜRKLER DÜŞMAN UNSURLAR TARAFINDAN MAHVEDİLECEKTİ.HARBİ KAZANACAKLARINA ŞÜPHELERİ OLMAYAN ALMANLAR NASIL OLSA ORDULARIYLA TÜRKİYE'YİDE KURTARACAKLARDI.BU VAZİYETLEDE ANADOLUYA MİLYONLARCA ALMAN MUHACİR YERLEŞTİRMEK TABİİ BİR ŞEY OLURDU.Bu planları gören Karabekir fikirlerini anlatmak üzere bir kez daha Enver paşaya gider.bunun üzerine Enver paşa mahalli komutanlarla görüşmeler yapar ve hiç bir tarafın tahliye edilmemesini ister.
  • 1. dünya savaşı alabildiğine sürerken ermeniler ise doğuda silahsız ve başsız kalan müslümanları yok etmek için planlar yapar erzincan'daki yerli taşnak Ermenileri Türkleri katletmeye başlarlar.Bu arada Rus orduları ise Erzincan'dan geri çekilerek Erzincanı adeta ermenilere hediye ederler.Karabekir bunun üzerine  hemen ileri harekat emri verir.12 şubat 1918 günü Erzincana harekat başlatır ve 13 şubat günü Erzincanı işgal eder.Erzincan artık kurtulmuştur.sıra Erzurum ilinin ermenilerden kurtarılmasına gelmiştir.bu arada ermeniler Erzurum'da köyleri basıp insanları kesmekte ve diri diri gömmektedir.25 şubat Karabekir paşa Aşkale'ye bir gün sonrada Yeni köye girer ermeniler ise kaçmaktadır.11 mart sabahı Erzurum'u almak için taarruz emri veren Karabekir 21 martta Erzurum'u ermenilerden temizler. 
  • Bütün hazırlıklarını bitiren Karabekir paşa güçlü olan Kars kalesini düşmandan almanın hesaplarını yapar.8 nisanda Kağızmanı işgal eder.19 nisanda taarruz şiddetlenir ve 22 nisanda ermeni direnişi kırılır 25 nisan 1918 de Kars kalesine Türk bayrağı dikilir.böylece 40 yıldır Türk bayrağına hasret Kars kalesinde Türk bayrağı dalgalanmaktadır.15 mayıs 1918'de 93 harbi hududu olan Arapçay'ı geçerek Gümrü şehrini işgale başlar.Karabekir paşa 22 ekim 1918'de İran'ı boşaltarak  Nahçıvan'a geri çekilme emri alır.Nahçıvana gelen Karabekir paşa 1.ordunun lav edildiğini ve kendisinin de İstanbul'a çağrıldığı haberini alır.31 ekim 1918 'de Mondros mütarekesinin imzalandığını bildiren telgraf Karabekire ulaşır.cephelerde şehit kanı ile alınan topraklar adeta masalarda geri veriliyordu.Karabekir 1918 de Tekirdağ kolordu komutanlığına tayin edilir.bunu öğrenen Karabekir çok üzülür ve Doğu Anadolu'yu kurtarmanın zamanıdır diyerek doğuya gitmek ister.bu teklifi kabul edilmez.sonunda ısrarları netice verir Karabekir doğuya gönderilir.
  • İstanbul'dan ayrılmadan önce şişlideki evinde mustafa kemal paşa ile görüşüp;ERZURUMA GİDİYORUM MİLLETİN KURTULUŞ ANAHTARI ŞARKTADIR,ORDUDA KUVVETLİDİR HALKTA,ŞARKTA MİLLİ HÜKÜMET ESASLARINI KURDUKTAN SONRA SİZ GARBE TEVECCÜH EDERSİNİZ Karabekir paşa Mustafa Kemal paşanın da onayını aldıktan sonra Anadoluda buluşmak temennisi ile şişli'deki evden ayrıldı.bundan dolayıdır ki Mustafa Kemal paşa samsun'a çıktıktan hemen sonra Erzurum'daki 15.kolordu komutanı Kazım Karabekir ile temasa geçti.
  • 12 nisan 1919'da istanbul'dan bir vapurla yola çıkan Karabekir paşa Trabzon,Gümüşhane,Bayburt,Sivas ve Erzurum'da çalışmalarına başlar.19-21 haziranda küçük Erzurum kongresini yapar ve bu kongrede büyük Erzurum kongresinin alt yapısını hazırlanır.Eski bahriye ve nafia bakanımız eski Başbakanımız,TBMM başkan vekilimiz Rauf ORBAY ve Mustafa KEMAL paşayı kongreye üye olarak kabul ettirende Karabekir paşadır.Gümüşhane temsilcisi Zeki beyin Mustafa KEMAL paşaya KORDONUNU VE ÜNİFORMANI ÇIKARDA GEL DİKTATÖRLÜKTEN KORKARIM itirazını da Karabekir paşa önlemiştir.
  • Mustafa Kemal paşaya 11 haziran 1919'da İstabul'a çağırılmasıyla ilgili bilgiyi de ilk olarak Karabekir paşa vermiştir.
  • Mustafa Kemal paşa Erzurum kongresinden öce 8 temmuz 1919'da görevden azil edileceğini öğrendi ve hemen ayı gece 10:50'de harbiye nezaretine saat 11:00'den sonrada padişaha çektiği telgraflarla ordudan istifa etti.
  •  İstifasında hareketlerinin İngilizler tarafından memleketin müdafaası şeklinde görülemeyerek hükümetin baskı altında tutulmasından duyduğu üzüntüyü belirtti.ve “Saltanata hilafete ve necip millete hayatının sonuna kadar bağlı” kalacağını ifade etti . 
  • 10 Temmuz’da ise en yakınlarından biri olan Miralay Kâzım (Dirik), Mustafa Kemal Paşa’nın yanına gelerek “Paşam siz askerlikten istifa ettiniz. Benim bundan sonra bu vazifeye devam imkânım kalmadı müsaadenizle Kolordu Komutanım Kâzım Karabekir Paşa’dan askeri bir vazife isteyeceğim. Evrakı kime teslim etmemi emrediyorsunuz” dedi .
  • İstanbul hükümetinin tutuklama emrini çıkardığı, en yakınlarının bile kendisini terk etmeğe başladığı bir sırada Karabekir Paşa, Atatürk’e
  • ‘Kumandamda bulunan zabitin ve efradın hürmet ve tazimlerini arza geldim. Siz bundan evvel olduğu gibi bundan böyle de bizim muhterem kumandanımızsınız… Emrinizdeyim, Paşam.,.diyerek gerçek dostluğun en büyük örneğini gösterdi.

  • Ermenilerin doğu anadoluyu tekrar işgale başlaması üzerine karabekir şark cephesi komutanı olarak ermenilerle savaşa girer.karabekir erzurum,van ve erzincan'da seferberlik ilan eder.29 eylülde sarıkamışı 30 eylülde göle 1 kasımda ise kağızmanı kurtarır.
  • 15 Kasım 1920'de Ermeni ordusunu kesin olarak yenmiş. Ermeni hükümetiyle Ankara hükümeti adına Gümrü Antlaşması'nı imzalamıştır.30 kasımda Kars'ın son kurtuluşunu yine karabekir paşa sağlamış ve ferikliğe (korgeneral) yükselmiştir.. Rus Sovyet Sosyalist Federe Cumhuriyeti ve Kafkasya hükümetleriyle Kars Antlaşması görüşmelerini yürütmüştür. Kurtuluş Savaşı'nın bitiminden sonra I. Ordu müfettişliğine atanan karabekir 1923'te İstanbul milletvekili olmuştur. 1924'te, TBMM'deki Dörtler Grubu'nu desteklemiş. Ardından askerlikten ayrılarak Halk Fırkası'ndan istifa etmiştir. 17 Kasım 1924'te kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın başkanlığına seçilmiştir. Parti, 3 Haziran 1925'te, Şeyh Sait ayaklanması nedeniyle kapatılmıştır. Atatürk'e karşı yapılan İzmir suikastı ile ilgili görülerek, bazı partililerle birlikte yargılandı 14 haziran 1926 yılında Mustafa Kemal paşaya bir suikast düzenleneceği ihbarıyla başlayan vede 18 kişinin idamıyla sonuçlanan bu olaya Karabekirde dahil edilmiş ilk göz altına alınmak istediğinde İsmet İNÖNÜ şiddetle karşı çıkmış ancak Mustafa Kemal paşa tarafından gönderilen emirle tutuklanmıştır.aslında asılacaklar arasında Karabekir'inde ismi yer alıyordu ne var ki olayı duyar duymaz mahkeme salonuna akın eden subaylardan çekindikleri için asma eylemini gerçekleştirememişlerdir.
  • Çünkü milli mücadele yeni bitmiş milli mücadele kahramanını astıkları takdirde ordu içerisinde hareketlilik yaşanır önüne geçemezler diyerek vazgeçmişlerdir.bu davadan sonra Karabekir evine kapanmıştı.ancak bununla da yetinmeyerek kendisine psikolojik baskı kurmaya başlamışlardı ki kendisine yakın subaylardan biri evine gelerek paşam sakın bahçeye çıkmayın zerzevatçı kılığındaki bir polis bir tartışma çıkararak seni öldürecek demişti. Mustafa Kemal ölene kadar da evinden neredeyse hiç çıkmamıştır.1930'larda İstiklal Harbimiz isimli bir kitap yazmış kitap daha matbaa dayken toplanarak Edirnekapı surlarında yakılmıştır.milli mücadelenin ikinci adamı sayılan karabekirin yaşadıklarını anlatmasına niçin müsaade edilmemişti.ancak ne var ki ilahi adalet yerini bulacak yıllar sonra kız kulesinin tam karşısındaki Cafer TAYYAR paşaya ait olan köşk satılacak restorasyonu sırasında zemin tahtalarını altında saklanmış olan istiklal harbimiz kitabının bir nüshası bulunacaktı.Mustafa Kemal ölüm döşeğindeyken helalleşmek için karabekire haber göndermiş ancak haber Karabekire ulaştırılmamıştı daha sonraları kendisine sorulduğunda haberim olsa giderdim diyordu.Mustafa Kemal paşanın ölümüyle birlikte Siyasi hayatına on dört yıllık aradan sonra, 6 Ocak 1939'da İstanbul milletvekili olarak devam etmiş 1946'da TBMM başkanlığına seçilmiş ve bu görevdeyken 26 Ocak 1948 tarihinde hayatını kaybetmiştir.
  • Kazım karabekirin istiklal harbimiz ve uğur mumcunun yayımladığı Kazım karabekir anlatıyor kitaplarında çok daha fazla ayrıntıyı görebilirsiniz.

5 Mart 2015 Perşembe

ORG.EŞREF BİTLİS


  • Türk Silahlı Kuvvetleri tarihinde görevi başında hayatını kaybeden sayılı komutanlardan biri olan Org.Eşref BİTLİS 1933 yılında Malatya'da doğdu.1952 yılında 19 yaşındayken Kara Harp Okuluna giren BİTLİS 1954'te Topçu Teğmeni olarak Türk Silahlı Kuvvetlerine katıldı.O dönemde harp okulu iki yıllıktı.BİTLİS 1966'da Kara Harp Akademisini bitirip kurmay subay oldu.Ertesi yıl dil öğrenimi için Almanya'ya gittiğinde rütbesi binbaşıydı.Almanya'da iki yıl kaldı.1969'da Türkiye'ye dönüp Silahlı Kuvvetler Akademisini bitiren ve 3yıl çeşitli birliklerde görev yapan BİTLİS 1972'de tekrar Almanya'ya gönderildi.1973'te Alman Kara Harp Akademisini bitiren BİTLİS dönüşünde Kara Harp Akademinde bir yıl baş öğretmenlik yaptı.Eşref BİTLİS albay rütbesiyle Alay Komutanı iken 1974 Kıbrıs Barış Harekatına katılan subaylardan biriydi.1978 yılında Tuğgeneral oldu.4 yıl boyunca Bolu Dağ Komando Tugay Komutanlığı yaptı.1982 yılında Tümgeneral oldu.Albay olarak savaşmak için gittiği Kıbrıs'a bu defa Tümgeneral rütbesiyle geri döndü.Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Kolordusuna bağlı 28.Tümen Komutanlığına atandı ve iki yıl Kıbrıs'ta kaldıktan sonra Türkiye'ye geri döndü.1986'da Korgeneral rütbesine yükselen BİTLİS paşa 1988'de üçüncü defa Kıbrıs'a gittiğinde Kıbrıs Türk Barış Gücü Kuvvetleri Komutanıydı.1990'da Eşref BİTLİS bir subayın gelebileceği en son rütbe olan Orgeneralliğe terfi etti.Onu ikinci bir sürpriz daha bekliyordu org.olur olmaz Jandarma Genel Komutanlığı makamına getirildi.Normalde bu göreve iki yıl org.rütbesiyle Ordu Komutanlığı yapanlar atanırken bu görev kendisine doğrudan verilmişti ve sorumluluğu büyüktü.BİTLİS paşanın Jandarma Genel Komutanı olduğu 1990 yılı terörün en belirgin olduğu yıldı.Eşref BİTLİS'e göre bütün ülkeye yayılma ihtimali olan Güneydoğudaki ateşi söndürmek istiyorsak PKK meselesiyle Kürt meselesini birbirinden ayrı tutmak gerekiyordu.PKK ile mücadele edilirken eli silahlı terörist ile normal sivil insanlar arasında ayrım gözetilmeli sivil insanlara en az zarar verecek terörle mücadele yöntemleri kullanılmalıydı.Eşref paşanın en önemli görüşlerinden biri Kürt realitesini inkar etmeyip bu halkı Türkiye'nin bir parçası olarak kabul etmesiydi.Kürt kökenli askerleri kendi evlatlarımızdır diye adlandırırken Kürt kökenli Türk Silahlı Kuvvetlerine mensup subayların tayin ve atamalarında taraf tutulmaması gerektiğini savunuyordu.
  • Eşref paşa güney doğudaki tabloya bir bütünlük içerisinde bakmak gerektiğini oradaki insanların sıkıntılarını da dikkate alarak bir çözüm modeli geliştirmek bir barış modeli geliştirmek gerektiğini meselenin sadece askeri boyutlarla çözülemeyeceğini bunun içerisinde siyasi çözümlerinde düşünülmesi gerektiğini savunuyordu.Cumhur Başkanı ÖZAL 1991 yılında Kürtçe konuşmayı yasaklayan kanunu kaldırtmıştı.ÖZAL'a göre SORUN YASAKLARLA ÇÖZÜLEMEZ BU BÖLGEDE EZİKLİK VE TERK EDİLMİŞLİK  DUYGUSU VAR BUNU KIRMALIYIZ diyordu.Eşref paşa TSK'ya bağlı birimlerin bazılarının Doğuda ve Güneydoğuda gereksiz şiddet uyguladığını halkın bundan zarar gördüğünü altındaki subayların hazırladıkları raporlardan görebiliyordu bu yüzden Milli Güvenlik Kurulu toplantısında,TERÖRLE MÜCADELEDE DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİ KURALLARI İÇİNDE KALINMALI KANUN VE NİZAM HAKİMİYETİ KESİNTİSİZ TESİSİ İDAME EDİLMELİ HALKIMIZIN HUZUR VE GÜVENLİK İÇİNDE BULUNMASI ESAS ALINMALIDIR diyordu.Ayrıca Eşref paşanın ÖZAL'a yazdığı ve daha sonra ortaya çıkan mektubunda:SAYIN CUMHUR BAŞKANIM BÖLGE HALKININ KAZANILMASI ZARURİDİR.HALK YANLIŞ YÖNETİM İLE TERÖR ARASINDA SIKIŞMIŞ DURUMDA BUNU SUİSTİMAL EDEN UNSURLARIN BERTARAF EDİLMESİNİN ZORUNLULUĞU ORTADADIR BÖLGEYE GÖNDERİLEN PERSONELİN TERÖRÜN OLUŞUMU VE ETKİLERİ KONUSUNDA BİLGİLENDİRİLMELERİ ŞARTTIR.TERÖR ÖRGÜTÜNÜN ZEMİN BULMASININ ÖNÜNE GEÇMEK İÇİN ALAN ÇALIŞMASINA AĞIRLIK VERİLMELİDİR diyordu.
  • Org.Eşref BİTLİS teröre kesin çözüm için kuzey Irak'taki bataklığın kurutulmasına kesin olarak inanmıştı.4 Ekim 1992 günü Kürt Federe Devletini ilan etmiş olan BARZANİ ve TALABANİ'nin bu mücadelede Türkiye'nin yanında yer alması hayati önem taşıyordu.bu hassas konuları dile getirmek için 17 aralık 1992 günü kuzey Irak'a giden helikopterin içinde org Eşref BİTLİS ve Güneydoğu Asayiş Komutanı Korgeneral Necati ÖZGEN vardı.Onları taşıyan helikopter saat 07:55'te Silopi den havalandı.sınırı geçtiklerinde yanındaki Korgenerale dönen BİTLİS,Necati paşa biz şuanda kuzey ırak'a geçen ilk iki Türk Generaliyiz dedi.Türkiye sınırı daha yeni geçilmişti ki saat 08:12'sularında Çekiç Güç savaş uçakları tarafından taciz edildiler.oysa Mardin radarına uçuş bilgisi ve içindekiler hakkında bilgi verilmişti.Amerika F15 uçaklarının helikopterin yanından hızla geçerek helikopteri türbülansa düşürmek istediklerini anlayan pilot olası bir tacizin tekrarlanmaması için helikopteri Fırat nehri üzerinden silme bir şekilde uçurdu.daha sonra bu olay soruşturulsa da faili meçhul olarak kaldı.
  • Eşref BİTLİS paşanın temaslarıyla Talabani ve Barzani ile iki protokol imzalanmış ve teröre karşı Türkiye'nin yanında yer alacaklarını beyan etmişlerdi.Buna karşılık sınırlara 67 karakol yapılacak bu karakollar Türkiye tarafından finanse edilecekti.

  • Amerika'nın Eşref paşayı parçalara ayırarak  yok etmeye varan hiddetinin nedenlerinden biri de Bitlis paşanın İran,Irak,Suriye ve Türkiye'nin oluşturacağı bölgesel girişim ile Irak'ın toprak bütünlüğünü korumasının sağlanmasını istiyordu.kısaca amacı Amerika'nın Kürt Devletçiği kurma politikasını işlemez hale getirmekti.bu politikanın en önemli kısmı Irak'ın kuzeyindeki Kürtlerin Irak yönetimi ile anlaşmasını sağlayarak Çekiç Gücün bölgeden uzaklaştırılmasıydı.Eşref paşa bu gün tanınma noktasına gelen kukla devletin kurulmasını engellemek istiyordu.Irak'ın kuzeyine yapılan ilk sınır ötesi operasyonda Eşref paşa komutasında yapıldı.harekatın yapıldığı topraklar 1991 körfez savaşından sonra fiilen Amerika'nın denetimindeydi.Eşref paşa Büyük Orta Doğu Projesiyle ortaya çıkan Amerika'nın Türkiye'yi parçalara bölme planına cesaretle karşı çıkıyordu.Bu komutan Türkiye'nin gelecekteki Genel Kurmay Başkanıydı.Eşref paşa öldürülmeden önce Amerika'nın Orta doğuya asker çıkarma planını belgelemiş bu planı Cumhur Başkanı Turgut ÖZAL'a bildirmişti.Amerika 1991 yılı başında 1.Körfez Savaşını başlattı.saldırının nedeni savaş sonunda açığa çıktı.36.paralelin kuzeyi uçuşa yasak bölge ilan edildi.Amerika bölgenin denetimi için Çekiç Gücü Türkiye'nin Güneydoğusuna yerleştirdi.böylece Irak'ın kuzeyinde yeni bir İsrail Devletinin temelleri atılmış oldu.Amerika'nın planı şuydu,3 tane İsrail Devleti.1. İsrail mevcuttaki İsrail'di.Bu devlet Amerika'nın bölge hakimiyeti açısından vazgeçilmeziydi 2.İsrail Irak'ın kuzeyine kurulacaktı.Cumhuriyetten,Laiklikten ve Bağımsızlıktan vazgeçen Mehmetçiğin kanını Amerika'nın hizmetine sunacak Türkiye 3.İsrail'di.1.ve 2.İsrailin var olabilmesi için Türkiye'de MAFYA-TARİKAT diktatörlüğü kurulmalıydı.Türkiye'nin Irak'ın kuzeyindeki İsraili tanıması ve bölünmeye razı olması için yürürlüğe konan planda,Amerika'nın Çekiç Gücü Türkiye'ye konuşlandırmasının nedeni de buydu.pkk terörüyle savaşan Türk Ordusunun başta BİTLİS paşa olmak üzere kimi komutanları Türkiye'nin kuzey Irak üzerinden bölünmesi tehlikesini görmüşlerdi.işte bu yüzden Eşref paşa Amerika'nın kuzey Irak'ta kurmak istediği 2. İsrail'in kurulmasını engellemek istiyordu.ÖZAL ise bu planın raporlarını Amerika başkanı BUSH ve Amerika Savunma Bakanı CHENEY'e bildirdi.Amerika derin devletinin başı olan Cheney Org.EŞREF BİTLİS'i kişisel bir hedef olarak belirlemişti.BİTLİS paşa ayrıca Uğur MUMCU'nun öldürülmesinin nedenlerinden biri olan TSK'a ait silahların seri numaralarının silinerek Irak sınırına gönderildiği raporunun detaylarını araştırırken Çekiç Güce ait helikopterlerin incirlik hava üssünden havalanarak Irak'ın kuzeyine pkk için yardım paketleri attığını kendi subaylarının hazırladığı raporlarda görmüştü.Eşref paşa Amerika'nın bu düşmanca tavrını her fırsatta dile getiriyordu.artık Eşref paşa Amerika için açık bir tehditti.Org.Eşref BİTLİS'in ortadan kaldırılışına doğrudan Amerikalı bir grup komutan karar vermişti.önce ABD Savunma Bakanı Dick CHENEY'den onay alındı.cinayet kararı 10 Ocak 1993 günü Adana'da incirlik hava üssünde düzenlenen toplantıda verildi.toplantıya ABD Dış İşleri Bakanlığı Kuzey Afrika ve Yakın Doğu Masası Sorumlusu Elizabeth SHALTON başkanlık etti.Genel kurmay istihbaratı daha sonraki dönemde bu isimleri saptadı.bunlar arasında Çekiç Gücün Irak'ın kuzeyindeki albay rütbeli iki komutanı da bulunuyordu.
  • 17 şubat 1993 günü Org.BİTLİS nihai bir sınır ötesi operasyonun hazırlıklarını yapmak üzere Diyarbakır'a gidecekti.Diyarbakır'a gideceği uçağın pilotlarını da kendisi tayin etmişti her iki pilotta tecrübeli ve paşanın güvendiği isimlerdi.Uçuş 12:20 olarak bildirildi ve öngörülen saate sadık kalınarak gerçekleşti.12:26 sularında Ankara  Yeni Mahalle posta işletme merkezinin bahçesine Jandarma Genel Komutanı Eşref BİTLİS'in içinde bulunduğu uçak düştü.
  • içindeki beş kişiyle çakılan uçak alev topuna dönmüştü.olay derhal Genel Kurmay Başkanlığına bildirildi.Genel Kurmay Başkanı Doğan GÜREŞ olay yerine geldi.hemen sonrasında Güvercinlikte bulunan Kara Havacılık okuluna giderek Tuğgeneral Armağan KULOĞLU ile görüştü ve ardından Meydan Gazetesi muhabirine uçağın kesin düşüş nedeninin buzlanma ve pilotaj hatası olduğunu söyledi.Ertesi gün Genel Kurmay Başkanlığı aynı yönde açıklama yaptı.hiç bir bilir kişi raporu veya teknik bilgi yoktu.buzlanma ve pilot hatası senaryosunun yazarı Kara Havacılık Okulu komutanı Armağan KULOĞLU idi.komutanlığın kazadan yarım saat sonra hazırladığı rapora göre uçağın düşüş nedeni buzlanmaydı.Rapor şaşırtıcı düzeyde çelişkilerle doluydu ve bilimsel değerlendirmeden uzaktı.Genel Kurmayın senaryosuna konuyu biraz bilen subayların hiç biri inanmadı.ancak bunu kamuoyu önünde adını ve unvanını vererek ilk açıklayan emekli Hava Tümgeneral Aslan ÖNER oldu.Aslan ÖNERE'e göre uçak o hava koşullarında donarak düşemezdi.sabotaj üzerinde durulması daha doğru olacaktı.Kara Havacılık Okulu Kurmay Başkanı Albay Erdal ÖZDEN uçak enkazı üzerinde iki gün inceleme yaptıktan sonra çok önemli bir rapor hazırladı.raporda motorların çok önemli parçalarının kayıp olduğunu bazı parçaların tahrip edildiği yazıyordu tarih 24 şubat 1993'tü.Ancak daha sonra Amerika ve Kanada'dan gelen bir heyet yaptıkları inceleme sonucunda buzlanma ve pilotaj hatası olduğunu bildiren bir rapor vererek konunun üstünü kapatmaya çalıştılar.Uçağın düşmesinin ardından yeni mahalle cumhuriyet savcılığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı olaya el koydu.Sivil savcılık uçağın askeri uçak olması ve şehit olanların asker kimliği nedeniyle soruşturmanın tamamını askeri savcılığa devretti.Askeri savcılık hazırlık soruşturmasını 5 mayıs 1993 günü sonuçlandırdı.Savcı Hakim Albay Yüksel FERAH uçağın buzlanma nedeniyle düştüğüne kanaat getirdi ve kovuşturmaya yer olmadığı kararı verdi.Eğer kayıtlara geçmeyen kötü hava koşulları var idiyse meydan harekat subaylığı meteoroloji kısmı sorumlusunun ^uçuş koşulları yoktur^ diye rapor vermesi gerekirdi.Bir erin kazayla ölümü konusunda dahi kural olarak bütün sorumlular hakkında soruşturma açılır oysa bir general çok önemli bir göreve giderken meteorolojik gibi düzeltilmesi elde olan faktörler kazaya neden oldu deniyorsa neden sorumluları hakkında dava açılmadı.uçuş izni veren Ulaştırma Grup Komutanı ve onun komutanı olarak K.K.K. Havacılık Okulu Komutanı Tuğgeneral Armağan KULOĞLU hakkında soruşturma açılmamıştı.Genel Kurmay Başkanlığı yasaları ve askeri yönergelerinin çiğnenmesinin TSK geleneklerine aykırı davranılmasının bir nedeni olmalıydı.Bir soruşturmada bu kadar çok fazla hata olamaz hele bir Kuvvet Komutanının şehit edilmesine neden olan bir uçağın düşmesiyle ilgili soruşturmada bu kadar usulsüzlük ve baştan sağma kabul edilebilir değildi.Sonraki aylarda düşürülen uçağın 2.pilotu kurmay yüzbaşı Tuğrul SEZGİNLER'in ablası Saime SEZGİNLER ve avukat Nusret SENEM uçağa sabotaj yapıldığını ispatlamak için Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesine dava açtılar.dava sayesinde dosya bilir kişiye gitti.Mahkeme tarafından bilir kişi tayin edilen İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak ve Uzay bilimleri Fakültesi öğretim üyeleri 4 Kasım 1996'da incelemelerini tamamlayıp raporlarını yazdılar.Uzun araştırmalar sonucunda hazırladıkları raporda uçağın düşmesinde buzlanmanın ve pilot hatasının etkili olduğunu gösteren yeterli ve tatminkar delil olmadığı belirtiliyordu.Bilir kişi başkanı Prof.Dr.Ahmet Nuri YÜKSEL daha sonraki yıllarda bunun tamamen sabotaj olduğunu söylüyor,eski Adalet Bakanı Şevket KAZAN'da kaza değil cinayettir diyordu.İsmini vermek istemeyen bir general aydınlık gazetesine verdiği röportajda Eşref paşayı Amerikalılar öldürttü Eşref paşanın öldürülmesinde rol oynayan harpçı subaylar şimdi ÇİLLER ile beraberler diyordu.General,Tansu ÇİLLER ile beraber hareket eden bir gruptan bahsediyordu.bu grup bir kaç yıl sonra Susurluk'ta kamyona çarpacak olan GLADYO yapılanmasıydı.çillerin etrafında toplanan bu örgütün mensupları aynı zamanda MİT KONTR-TERÖR MERKEZİ'nde görev yapıyorlardı.tesadüfe bakın ki Mit Kontr-Terör Daire Başkanı Mehmet EĞMÜR Susurluk komisyonuna verdiği ifadede 1993 yılında göreve çağırıldığını açıklamıştı.1993 Eşref paşa ve diğer cinayetlerin işlendiği yıldı.oysa Mehmet EĞMÜR'ün resmi ataması ÇİLLER tarafından 1994 yılında yapıldı.Ordu içerisindeki KONTR-GERİLLA olarak bilinen Gladyo yapılanmasının tasfiye edilmeye başlanması da Eşref BİTLİS döneminde 1992'de başlamış Özel Kuvvetler Komutanlığı kurulmuş 1994 yılında İsmail Hakkı KARADAYI Genel Kurmay Başkanı olunca bu süreç hızlanmıştı.bunun üzerine Gladyo yaşama alanı bulamadığı TSK içinden polis teşkilatı içine kaymaya başlayacaktı.Amerika artık Türkiye'ye yönelik operasyonlarını Polis teşkilatı içine kurduğu FETHULLAHÇI GLADYO ile yürütecekti.
  • Org.Eşref BİTLİS öldürüldükten sonra BİTLİS paşanın ideolojisini paylaşan yakın ekibinin içinde olan ve tüm gelişmelere vakıf, Korgeneral İsmail SELEN,Korgeneral Hulusi SAYIN,Tuğgeneral Bahtiyar AYDIN,Tuğgeneral Temel CİNGÖZ,Albay Rıdvan ÖZEN ve Albay Kazım ÇİLLİ OĞLU birer birer suikast e kurban gittiler.Oysaki Kazım ÇİLLİ OĞLU Eşref paşanın düşen uçağında olması gerekirken ekipten çıkarılmış hazırlık yapması için iki gün önce Diyarbakır'a gönderilmişti.ÇİLLİ OĞLU kazadan bir yıl sonra Tunceli Jandarma Alay Komutanı olarak görev yaparken lojmanında ölü olarak bulundu.Eşref paşa ve ekibi katledilmek üzere tasfiye edildiler.
  • Org.Eşref BİTLİS paşanın ölümünden sonra akıllarda kalan bir takım sorular vardı....
  • O gün Ankara'dan havalanan bir çok uçak vardı neden sadece Eşref paşayı taşıyan uçağın motorları buzlanmaya maruz kaldı?güneşin açıp karların erimeye başladığı bir havada hemde havalandıktan 6 dakika sonra nasıl buzlandı?
  • uçağın buzlanmaya maruz kaldığı yalanı olaydan yarım saat sonra neden alelacele yapıldı?
  • gece nöbet tuttu yorgundu denilen 1.pilot Yaşar ELİYAR'ın nöbetçi subay odasında 7,5 saat istirahat ettiği bilinmesine rağmen neden böyle bir açıklama yapıldı?
  • Uçağın motorlarını üreten PRATT AND WHİTNEY şirketi uçağın motorlarının -40 derecede dahi uçabileceğini testlerinin yapıldığını ve bunun şartnamede yazdığını,hele ki -4 derece gibi komik bir soğuklukta düşemeyeceğini iddia ediyor.bir düşme esnasında motorların dış çeperinin kesinlikle parçalanamayacağını böylece motor parçalarının etrafa savrulamayacağını özellikle önemli kişileri taşıyan uçaklarda bu tür motorları tercih ettiklerini raporlamışlardı. 
  • Olaydan bir gece önce uçağın bulunduğu hangarın önünde nöbet tutan asker Tahir METİN'nin alınan ifadesinde hangara gece geç saatlerde bir astsubayın girdiğini yarım saat kadar içeride kaldığını sonrada gittiğini söylüyordu.orada görev yapan astsubaylar teşhis için toplandığında hiç biri o akşam gelen astsubay değildi.bu adam kimdi ve gerekli parolayı nereden biliyordu?
  • Eşref paşanın uçağının düşmesinden 3 yıl sonra aralarında polis ve askerlerinde bulunduğu bir çeteye operasyon yapıldı.yakalanan iki astsubay Eşref paşanın uçağının park halinde tutulduğu Kara Havacılık Okulunda görev yapıyorlardı.bu olay yeterince neden araştırılmadı?
  • Uçağın postane bahçesine düşmesinden iki dakika sonra olay yerinde sivil bir şahsın dolaştığını gören PTT çalışanı kendisine kim olduğunu sorduğunda kimliğini çıkartan şahsın binbaşı olduğunu uçakta Jandarma Genel Komutanının olduğunu söylüyordu.bu şahıs kimdi?iki dakikada oraya nasıl gelmişti? enkaz içerisinde ne arıyordu?neden tek başınaydı?daha sonraki yıllarda enkaz bölgesine gelen şahsın gladyo yapılanmasına bağlı kendisi de faili meçhul cinayete kurban giden Jitemci Cem ERSEVER olduğu anlaşılacaktı.
  •  2003 yılında BİTLİS paşanın oğlu Tarık BİTLİS'in olayın üstünden on yıl geçmesine rağmen uçak kazasını araştırmaya devam etmesi ve bu konuda Doğu PERİNÇEK ile sık sık görüşmesi dönemin Genel Kurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK'ü neden rahatsız etmişti?çünkü bir pazar günü rahmetli Eşref BİTLİS'in evine kahvaltıya gelen Hilmi ÖZKÖK,BİTLİS paşanın hanımına Tarık neden Doğu PERİNÇEK ile görüşüyor? bıraksa ya bu işleri diyordu...
  • Org.Eşref BİTLİS'in uçağı düştüğünde bir heyet ile yemekte olan Dış İşleri Bakanı Hikmet ÇETİN haberi aldığında arkadaşlar geleceğin Genel Kurmay Başkanı Org.Eşref BİTLİS ölmüş diyor,Heyetteki bir üye ise çok yazık Kürt meselesini çözecek tek komutan ölmüş diyordu.


2 Mart 2015 Pazartesi

UĞUR MUMCU


  •  1942 yılında Kırşehir'de doğdu.1965 yılında Ankara hukuk fakültesini bitirdi.hukukçu olmasına rağmen araştırmacı yanı ağır bastı.Yön,Ortam ve Yeni Ortam gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı.1975'te Cumhuriyet Gazetesinde köşe yazarlığına başladı ve 1991 yılına kadar yazılarına bu gazetede devam etti.Bir çok cumhuriyet çalışanıyla 1992 yılında milliyet gazetesine geçti ve yazılarına burada devam etti.yaklaşık üç ay burada yazan MUMCU yönetimin el değiştirmesiyle mayıs 92'de Cumhuriyet gazetesine geri döndü.
  • 1970'li yılların başlarında askerliğini yapmaya hazırlanan mumcu 12 mart döneminde bir yazısında kullandığı ORDU UYANIK OLMALIDIR sözleriyle orduya hakaret etmek ve sosyal bir sınıfın öteki sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü kurmak suçunu işlediği gerekçesiyle gözaltına alındı.Mamak Askeri ceza evinde pek çok aydınla birlikte bir yıla yakın kalan MUMCU bu davadan 7 yıl hapse mahkum edildi.fakat bu karar yargıtay tarafından bozuldu ve MUMCU serbest bırakıldı.Bu olaydan sonra askerliğini yedek subay olarak yapması gerektiği halde 72-74 yılları arasında Ağrı'nın Patnos ilçesinde resmi tanımıyla SAKINCALI PİYADE ERİ olarak tamamladı.Askerlik günlerinde zaten var olan mide ülseri yüzünden mide kanaması geçirdi.Askerlik görevini tamamladıktan sonra Araştırmacı Gazeteci sıfatıyla çok sayıda konuyu araştırmaya başladı.MUMCU kimsenin kolay kolay cesaret edemediği konular hakkında araştırmalar yapıp yazılar yazıyordu.Süleyman DEMİREL'in yeğeni Yahya DEMİREL'in hayali mobilya ihracatı,silah kaçakçıları ile terör olaylarının bağlantıları,PAPA MAFYA-AĞCA üçgenini,BARZANİ-MOSSAD bağlantıları gibi bir çok önemli olayları kaleme alıyordu.Uğur MUMCU 12 Mart döneminde gözaltındayken sol görüşlü bir kişinin gelen bir haberle serbest bırakıldığına şahit olmuştu.Tesadüf eseri o günün tutanaklarının bir kısmına ulaştığında karşısına çıkan isim hayret vericiydi.Abdullah ÖCALAN isminin o tutanakta ne aradığını araştırmaya başladığında Apo'nun 1971 ve 72 yılları arasındaki yargılandığı davalardan nasıl beraat ettiğini bulmuştu.Daha derinlere inerek özellikle DYP millet vekili olan Baki TUĞ'dan davalar hakkında araştırmalar yapıp bilgi vermesini rica etmişti.Ancak eline geçen bir belge olayın bütün seyrini değiştiriyordu.ÖCALAN,Milli İstihbarat Teşkilatı için çalışan bir ajandı.bu olayı daha enine boyuna araştıran mumcu BARZANİ'ye MOSSAD tarafından yılda 50 milyon dolar yardım yapıldığını BARZANİ'nin bu para ile KUZEY IRAK'ta PKK'nın kullanması için kamplar kurduğunu bu kamplara silah,mühimmat ve erzaklar depolandığını PKK örgütünün silahlı kanatlarına bu kamplarda eğitim verildiğini belgelemişti.Abdullah ÖCALAN ve karısı Kesire ÖCALAN hakkında yaptığı araştırmalarda örgüt içerisinde huzursuzluk çıkmasına neden olmuştu.Olaylar derinlere indikçe ciddi boyutlara ulaşıyordu.Nitekim Albay rütbeli bir muvazzaf subay MUMCU'ya bir dosya veriyordu.Dosyanın içeriğinde Türk Silahlı Kuvvetlerine ait 100 bin adet tüfeğin seri numaralarının silinmesi için Makina Kimya Enstütüsü'ne gönderildiğini kendisini JİTEM komutanı olarak tanıtan bir subayın 11 araçlık bir askeri konvoy ile silahları teslim alıp silahları TÜRKİYE-IRAK sınırında bir yere götürdüğünü belgeliyordu.
  • 15 Ocak 1991 tarihli dosyada Org.rütbeli bazı kuvvet komutanlarının TÜRKİYE-IRAK arasındaki uyuşturucu ve silah kaçakçılığına bulaştığını belgeliyordu.MUMCU elindeki bilgileri doğrulatmak amacıyla telefonlar açıyordu belki de kendi sonunu getirecek mekanizmayı harekete geçirdiğini farkında değildi.Bu arada MUMCU durumu anlatmak üzere Cumhurbaşkanı ÖZAL'ı arıyor kendisine ulaşamayınca emir subayına 45 dakika boyunca bilgi veriyordu.Acaba yaptığı en büyük hata bu muydu?
  • MUMCU derhal dönemin Jandarma Genel Komutanı Eşref BİTLİS paşayı arayarak randevu aldı ve durumu kendisine anlattı.Paşa bu konular ile mutlaka ilgileneceğini kendisini de rahatsız eden bir takım olaylar olduğunu söyleyerek MUMCU'yu gönderdi.20 Ocak 1993'te yapılan bu görüşmeden dört gün sonra 24 Ocak 1993'te Uğur MUMCU arabasına yerleştirilen yüksek miktardaki C4 tipi patlayıcıyla katledildi.

  • MUMCU'nun öldürmesi öncesinde vede sonrasında yaşanan bir takım olaylar vardı ki gerçekten ilginçti...
  • MUMCU'nun Ankara karlı sokaktaki evinin önünde patlayan aracının ve ceset parçalarının delil niteliğinde cımbızla toplanması gerekirken olay yeri inceleme ekiplerinin yerleri süpürge ile süpürmesi daha sonra hiç bir delil bulunamadı raporu vermeleri de manidardı.
  • Bu olaydan önce MUMCU'nun tehdit edildiğini yakın çevresi dile getiriyor hatta cumhuriyet gazetesi genel yayın yönetmeni Özgen ACAR,Uğur MUMCU'nun emniyete dilekçe verdiğini kendisine koruma veremeyeceklerini çelik yelek giymesini ve silah taşımasını tavsiye ettiklerini söylüyordu.
  • Uğur MUMCU'nun evinin 20 metre ilerisinde bulunan polis noktasında  24 saat görev yapan polislerin  o gün orada olmamaları da düşündürücüydü.
  • MUMCU ile aynı apartmanda oturan DYP il başkanı Yusuf ERTEKİN suikast ten bir gece önce saat 02:00'da MUMCU'nun arabasının yanında farları açık üç araç bulunduğun kendisi sokağa girince araçların oradan uzaklaştığını polis noktasındaki memurlara kim olduklarını sorduğunda fark etmedik cevabı aldığını söylüyordu.
  • Susurluk komisyonuna ifade veren Jitemci Astsubay Hüseyin OĞUZ Diyarbakır'ın ilçelerinde Uğur MUMCU'nun arabasının aynısından olan arabaların üzerinde Veli KÜÇÜK'e ait bir timin bombalama eğitimi yaptıklarını söylüyordu.
  • 1993 içişleri bakanı İsmet SEZGİN cinayetten sonra bu iş dış güçlerin işidir bunu Sönmez KÖKSAL'ın hazırladığı rapora istinaden söylüyorum diyecek ancak sonraki aylarda bunu inkar ederek böyle bir rapordan haberi olmadığını söyleyecekti.
  • Uğur MUMCU'nun ağabeyi Ceyhan MUMCU İsrail büyük elçisinin Uğur MUMCU'la görüşmek istediğini ancak bu görüşmenin gizli yapılmasını istediklerinden MUMCU'nun kabul etmediğini daha sonra yapılan ısrarlara dayanamayarak kabul ettiğini görüşme esnasında büyük elçinin MUMCU'ya öldürülmekten korkmuyor musun?sorusuna MUMCU'nun çok bozulduğunu vede içerlediğini söylüyordu
  • MUMCU'nun ölümünden sonra dönemin Genel Kurmay Başkanı Doğan GÜREŞ,MUMCU'nun öldürüleceği istihbaratının genel kurmay başkanlığına geldiğini bunu da Ankara valiliğine ilettiklerini söylüyordu Ankara valisi Erdoğan ŞAHİNOĞLU'na bu soru sorulduğunda Ankara'da Uğur MUMCU diye biri yaşadığını suikast ten sonra öğrendim diyordu.oysa ki vali ŞAHİNOĞLU bir kaç ay önce vefat eden MUMCU'nun annesinin cenazesine katılan siyasilerin arasında bulunuyordu.
  • Cinayet soruşturmasını yöneten ilk savcı Ülkü COŞKUN bu operasyonu devlet yapmıştır siyasiler isterse u iş çözülür diyor aynı gün görevden alınıyordu.cinayeti araştırması için Erzurum'dan atanan Kemal AYHAN,cinayetle ilgili akıllara durgunluk verecek delillere ulaştığını söylediği akşam 25 haziran 1995 idi.ne yazık ki 26 haziran sabahı evinde ölü bulunuyordu.
  • MUMCU cinayetinin İsmet SEZGİN tarafından dış kaynaklı olduğu söylenmesine rağmen,terör uzmanlarının bu işin içinden dış güçlerin çıkması büyük olasılıktır açıklamalarına rağmen,12 mart muhtırasında cuntacılar arasına sızarak görevli olduğu MİT'e bilgi aktaran Mahir KAYNAK'ın bu iş istihbarat operasyonu gibi duruyor demesine rağmen,o güne kadar MUMCU ile hiç bir sorun yaşamayan  tek bir defa dahi rahatsız olduklarını dile getirmeyen ve tehditler savurmayan islami kurtuluş ve islami büyük doğu akıncılar adlı iki örgütün cinayeti üstlenmesi de mantıksızdı.MUMCU cinayeti yönlendirilen kalabalıklarında etkisiyle şeriat,iran ve laiklik gibi kavramlara sürükleniyordu.öyle ki çalıştığı gazete dahi Türkiye İran olmayacak Türkiye Cumhuriyetini bölüp parçalamak isteyen yada orta çağ şeriatına bağlamak isteyenlerin hangi bölgelerde yuvalandıklarını biliyoruz bu bir sır değildir diyerek MUMCU'nun bu güçler tarafından katledildiğini savunuyor ve hedef değiştiriyorlardı.halbuki uğur MUMCU'nun gerek din gerek laiklik gerekse de kürt meselesi ile ilgili düşünceleri oldukça şeffaf ve netti.tarafsız bir gazeteciye yakışan şekilde objektif olarak konuların üstünde gerekli değerlendirmeleri yapıyordu.
  • Aslında Uğur MUMCU cinayeti 1993 yılında işlenecek bir seri cinayetlerin sadece ilklerinden biri olacak ve içimize sızmış olan dış güçlerin uşakları sınır tanımaksızın operasyonlarına yıllarca devam edeceklerdi.