- Olağan üstü zamanların olağan üstü mahkemeleri olarak adlandırılan bu mahkemeler bir çokları için gerekli,yaptıkları doğru ve tartışılmaz yapılardı.Çünkü dönemin şartları onu gerektirmekteydi.Yalan tarihimizin en önemli hukuk dışı organı olan istiklal mahkemelerini gerekliydi sözleriyle savunmak ciddi maharet istemektedir.Ayrıca yine aynı çevrelerce devrimin gerçekleşmesi için gerekliydi cümlesinin üretilmesinin faydadan çok zararı olduğu da ortadadır.
- 23 nisan 1920 günü Büyük Millet Meclisinin Ankara'da açılmasıyla Anadolu'nun ortasında yeni bir mücadelenin başladığı da ilan edilmiş oluyordu.Anadolu'nun hemen her yerinden gelen vekiller zor şartlara rağmen halk iradesini amil kılma adına bir araya toplanmışlardı.Taraflı tarafsız herkesin dediği gibi bu meclis halk temsilinin sağlandığı meclisti.Böylesine bir gücün tüm zorluklara rağmen başarıya ulaşması muhakkaktı.
- 1.meclisin yapısına bakıldığında ülkeyi kurtarma azminin tüm üyelerde olduğu rahatlıkla görülebilirdi.Hiç bir çıkar ilişkisi olmayan bu kişilerin millet dışında kimseye minnet borcuda yoktu.Bu yüzden olsa gerek meclis içinde ciddi muhalefetle karşılaşmak mümkündü.Her ne kadar muhalif kanat kemalist bir takım tarihçiler tarafından gerici ilan edilmişselerde gerçek hiçte öyle değildi.
- Aynı dönemde meclis ve M.Kemal başkanlığındaki ERKAN-I HARP heyetinin en büyük sıkıntısı asker kaçakları ve kurulmaya çalışılan ordunun yeterli imkanları olmayışıydı.Ne yazık ki neredeyse yüzyılın başından beri yaşanan savaşlar nedeniyle Anadolu halkı bıkmış durumdaydı.Orduya ve savaşa sıcak bakmayanlar mevcuttu.birde buna İstanbul-Ankara ikilemi eklenince ciddi bir kafa karışıklığı doğuyordu.
- Büyük Millet Meclisi kuruluşundan kısa bir süre sonra 29 nisan 1920'de HIYANET-İ VATANİYE kanununu çıkarıyordu.Ancak bu kanunun uygulanmasında normal mahkemeleri beğenmeyenler İstiklal Mahkemelerinin kurulmasını öneriyor 2 eylülde verilen teklif 18 eylülde yasalaşıyordu.Bu duruma muhalefet tepkiliydi.tepkinin nedeni meclisin üstünlüğü yetkilerin kullanılış biçimi olarak adlandırılabilir.Mahkemelerin yetkilerinin ve sınırlarının genişletilmesiyle M.Kemal'in Baş Komutanlığa getirilmesinin aynı tarihe gelmesi ilginç bir tesadüftür.M.Kemal'in 5 ağustos 1921'de Baş Komutanlığa getirilmesi üzerine istiklal mahkemeleri doğrudan ona bağlanmış oluyordu.Bu durum meclisteki muhalefet tarafından olumlu karşılanmıyordu.Bu konu hakkında söz alan Hüseyin AVNİ bey şöyle der..OLAĞAN ÜSTÜ ÖNLEM ALMAK İÇİN İSTİKLAL MAHKEMELERİ KURULDU FAKAT ZAMAN OLDU Kİ HÜKÜMET BÜTÜN İCRAATI İSTİKLAL MAHHKEMELERİNE VERİR BİR ŞEKİLDE BİZE BİR KANUN KABUL ETTİRDİ.ARTIK İSTİKLAL MAHKEMELERİNİN EL UZATMADIĞI EL KOYMADIĞI ŞEY KALMADI VE BÜTÜN HÜKÜMETİN İCRAATINI ELİNE ALDI.MECLİS ADINA HÜKÜMLER VERDİ.EFENDİLER SİZ MEMLEKETİ KURTARMAK İSTİYORSANIZ,SİZ MAHKEMELERİ YAŞATMAK İSTİYORSANIZ İŞTE BURADA 350 MAHKEMEMİZ VAR ONUN KUDRETİNİ ARTIRIN 5 MAHKEME DEVLETİN BÜTÜN TEŞKİLATINI YÜRÜTEMEZ.İHTİLALİNDE HUKUKU VAR.FAKAT BÖYLE KENDİ OYUYLA HÜKÜM SÜRECEK MADDİ VE MANEVİ SUÇ ZARAR TAKDİRİYLE HÜKÜM SÜRECEK BİR KURULUŞ DÜNYADA MEVCUT DEĞİLDİR.BU DÜNYANIN ADALETİNE SIĞACAK ŞEYLERDEN DE DEĞİLDİR.ASKER KAÇAKLARI İÇİN GEREKLİYSE YALNIZ ONUNLA SINIRLANDIRALIM BÖYLE MADDİ MANEVİ ZARAR TAKDİRİNE YETKİLİ GENEL CÜMLELERLE SINIRSIZ YORUM VE TERS DÜZ ETMEYE MÜSAİT CÜMLELERLE VERİLEN YETKİYLE VE KENDİ OYUYLA HER ŞEYİ HÜKÜM ALTINA ALMAK HER ŞEYE HÜKÜM VERMEK YETKİSİNİ ARTIK ORTADAN KALDIRMAK ÜZERİMİZE FARZDIR.Bu selzenişin meclis kürsüsünden yapıldığını hatırlatmakta da fayda vardır.Asker kaçaklarını önlemek adına kurulan istiklal mahkemeleri tüm kanunların ve meclisin üzerinde hareket ederek adeta tetikçilik yapmaktaydı.Anadolu'da bulunan işgal kuvvetlerine karşı mücadele verilirken ne yazık ki istiklal mahkemeleri kuruluş amacının dışına çıkarak adeta terör estiriyordu.Koyu bir ittihatçılık taassubunu üzerinde taşıyan bu mahkemeler kendi fikri duruşu dışında hiç bir şeye hayat şansı tanımıyordu.1920 yılının sonlarında Konya Bozkır'da AHKAM-I ŞERİYE ve Hilafete hakkıyla bağlanılmasını isteyen bir yürüyüş yapılmıştı ve 1921 yılının ilk günlerinde aynı yerden Kadı RAGIP efendi tarafından Kazım KARABEKİR paşaya ülkenin geleceğiyle ilgili bazı sorular yöneltiliyordu.Bu sorular hilafet ve saltanatla ilgiliydi.
- TBMM Arşivi Konya istiklal mahkemeleri T2 dosya no:276'da İsmet paşanın şifreli bir telgrafından bahsedilmektedir.BÜTÜN BİR KONYA BÖLGESİ İRTİCAYA MÜSAİT BİR BLGE OLDUĞUNDAN GERİCİLİĞE MÜSAİT BİR ZEMİN OLUŞTURULDUĞUNDAN KONYA HALKININ BÜTÜNÜYLE TUTUKLANMASINA....ne yazık ki telgraf olayının devamında istiklal mahkemeleri görevi devralıyordu.sadece bozkır'da 780 kişi idam edildi.
- Yine TBMM ARŞİVİ KONYA İSTİKLAL MAHKEMELERİ..T14 No:5 zarf 48...Konya merkezde 2300 kişi tutuklanmış 805 kişi 3 gün içinde idam edilmişti.1495 kişide kürek,kala,bende ve ömür boyu gibi çeşitli cezalara çarptırılmışlardı.
- Birinci mecliste sert tartışmalar sürüyor ve konu saltanat ve hilafete geldiğinde adeta kıyamet kopuyordu.mecliste böylesine tartışmalarda söz alan M.Kemal şöyle demişti;BU BİR OLUP BİTTİDİR.SÖZ KONUSU OLAN MİLLETE EGEMENLİĞİNİ BIRAKACAK MIYIZ? BIRAKMAYACAK MIYIZ? MESELESİ DEĞİLDİR.MESELE BASİT BİR GERÇEĞİ TESPİTTEN İBARETTİR.BU NE OLURSA OLSUN YAPILACAKTIR.BURADA TOPLANANLAR, MECLİS VE HERKES MESELEYİ TABİ BULURSA SANIRIM UYGUN OLUR.YOKSA YİNE GERÇEK USULÜNE GÖRE TESPİT EDİLECEKTİR.FAKAT BELKİ BİR TAKIM KAFALAR KESİLECEKTİR...Gerçekten paşanın dediği gibi olacak mecliste ve dışında kafalar kopacaktı.ancak buna rağmen muhalif vekiller istiklal mahkemelerine olan itirazlarını meclis kürsüsünden dile getirmeye devam edeceklerdi.Ancak muhalefete rağmen görüntüde mahkeme süsü verilmiş bu yapı bildiğini okuyacaktı.
- İstiklal mahkemelerinin 2.dönemi diyebileceğimiz 1923 sonrasında yapılacakları anlatacak mantıklı bir izah yoktur.Genellikle hukukla alakası olmayan heyetler kararı uygulamakta tereddüt etmeyecek dirayedteydi.İstiklal mahkemeleri denince akla 3 ALİ'den kurulu Ankara İstiklal Mahkemesi gelecektir.gezici olan bu mahkemenin üyeleri Kılıç ALİ,Kel ALİ ve Necip ALİ idi.Reşit GALİP iddia makamıydı.garip olan bu üç Ali'nin de hukukçu olmamasıydı.Ancak verilen görev ve emirleri ciddiyetle yerine getiriyorlardı.Bu mahkemeler kurucu gücü tanımak bakımından oldukça önemlidir.
- İstiklal mahkemeleriyle ilgili Falih Rıfkı ATAY,ÇANKAYA eserinde şöyle diyordu.YENİ REJİMİN OTORİTESİ İZMİR VE ANKARA SEHPALARI ÜZERİNDE TUTUNDU.BU KESİN TASFİYE HER TÜRLÜ ALEYHTARLIĞIN VE GERİCİLİĞİN BÜTÜN CESARETİNİ KIRDI.M.KEMAL'E BAŞLADIĞI İNKILABI TAMAMLAMAK FIRSATI VERDİ.İstiklal mahkemelerinin en ilginç noktasının biride mahkemenin başına cinayet işleyen birinin getirilmesidir.Mecliste hemen herkesin gözü önünde Deli HALİT paşayı vuran bunu da mahkemede itiraf eden ama nasıl olduysa beraat ettirilen Kel ALİ bu olaydan yaklaşık bir yıl sonra istiklal mahkemelerine başkan olarak atanıyordu.
- Gerçekten de zor zamanların mahkemesiydi istiklal mahkemeleri.1922 yılının son baharıyla başlayan yeni süreç ülkede ciddi bir ayrışmanın,halk arasında ciddi tereddütlerin yaşanacağı günler olacktı.1 kasım 1922'de büyük tartışmalar sonucu saltanatın kaldırılması ve hilafetin şimdilik kaydıyla devamı silah arkadaşlarının M.Kemal'emuhalefet etmesiyle devam edecekti.Kazım KARABEKİR,Ali Fuat CEBESOY,Rauf ORBAY gibi isimler artık muhalefette idiler.Bu noktada muhalefetin güçlü hal almasında Lozan görüşmelerinde Türk heyeti olarak dişli isimlerden ziyade İsmet paşa başkanlığında bir heyetin gönderilmesi de etkili olacaktı.Muhalif kanat Lozan'ın oldu bitti ye getirildiğinden ve meclisin yeterince bilgilendirilmediğinden dert yanacaktı.Hatta İsmet paşa başkanlığındaki heyetin gizlice İngilizler'le anlaştığını iddia edenlerde olacaktı.Mecliste M.Kemal paşanın İsmet paşayı savunmak için yaptığı konuşma sırasında iki grup arasında tartışma çıkıyor bir ara Şükrü beye çok sinirlenen Kemal paşa ellerini cebine sokarak üzerine yürüyordu.Gerginlik Ali FUAT paşanın oturumu kapatmasıyla yatışıyordu.Ancak bu olaydan hemen sonra Şükrü beyin ortadan kaybolması sert eleştirilere neden olacaktı.onun öldürülmüş olabileceğini ileri süren Hüseyin AVNİ bey hükümeti suçlamıştı.2 nisan günü Şükrü beyin öldürülmüş olduğu anlaşıldı.Apar topar yapılan soruşturma sonucu M.Kemal'in yakın koruması Topal Osman yaralı olarak ele geçirildi ve hapiste öldü.M.Kemalin taraftarı diyebileceğimiz 1.grup bunu adi bir cinayet olarak nitelerken muhalefet bunun siyasi bir cinayet olduğunda ısrarcı olacaktı.İlginçtir TBMM İttihat Terakkinin öldürülen şeflerinin ailelerine maaş bağlarken Ali ŞÜKRÜ beyin ailesine maaş bağlanmamıştı.Artık mecliste iki grup vardı.bu gruplar arasında kesin çizgilerle ayrım yaşanıyordu.Muhalefetin yoğun ısrarları sonucu istiklal mahkemeleri meclis denetimine alınıyor ardından İSTİKLAL MEHAKİMİ kanunu kabul ediliyordu.
- Yeni mecliste Anadolu ve Rumeli Müdafa-ı Hukuk cemiyetleri birleşerek 9 eylül 1923'te Cumhuriyet Halk Fırkasını kurdular.11 eylülde de M.Kemal genel başkan oluyordu.Ancak iktidarı elinde bulunduran Cumhuriyet Halk Fırkasına karşı çok geçmeden M.Kemalin eski silah arkadaşları partinin meclis üzerindeki baskısından rahatsız oluyor 17 kasım 1924'te Terakki Perver Cumhuriyet Fırkasını kuruyorlardı.Bu parti liberal sistemden ve halkın hakimiyetinden yanaydı.genel olarak hürriyetlerden yanaydı.din düşüncesine ve inançlarına saygılı olduklarını belirtiyorlardı.Ancak çok geçmeden bu ifade partinin sonunu hazırlayacaktı.Yeni meclisin oluşması ve muhalefetin şekillenmesinden sonra istanbul'da gazetelerin başını çektiği bir muhalefet dalgası yaşanacaktı.bu konuyla alakalı mecliste gizli oturumda baş vekil ismet paşa yaptığı konuşmada istiklal mahkemelerinin derhal İstanbul'a gönderilmesini ister.muhalefetin karşı çıkmasına rağmen mahkeme İstanbul'a gönderilir.başta Ahmet CEVDET ve Hüseyin CAHİT olmak üzere bir çok isim tutuklanıp yargılanır.Bu yargılamalar sonucunda beraat etseler de bu onlar için ciddi bir gözdağı olur.Ancak yaklaşmakta olan büyük bir isyan ortalığı toz duman edecektir.
- Hilafetin ve saltanatın peş peşe kaldırılması Anadolu'da büyük bir travmaya neden olur.halkın bir bölümünün böylesi bir durumu kabul etmeyeceği de ortadadır.
- 13 şubat 1925'te Ergani'ye bağlı Piran köyünde isyan başlar.isyanın lideri olarak Nahşibendi şeyhlerinden Sait görülür.isyanın kısa zamanda ilerlemesi başbakan Fethi OKYAR'ı koltuğundan edecek yerine İsmet İNÖNÜ getirilecekti.Bu ayaklanmayı hocaların yaptığı karşı ihtilal olarak adlandırılması istiklal mahkemelerinin çok işine yarayacak olayla ilgili veya değil çok sayıda insanı darağacına yollayacaktı.Yine Şeyh SAİT isyanının verdiği kozla muhalefet partisi istiklal mahkemesi tarafından önce doğuda kapatılıyordu.Terakki Perver Cumhuriyet Partisi programındaki dini inançlara saygılı olunacağı beyanı partiyi tamamen kapattıracak bahane olacaktı.isyan nedeniyle muhalefet yok ediliyordu.İsyandan sonra yakalanan ele başları Şeyh SAİT ve Seyit ABDÜLKADİR başta olmak üzere çok sayıda isim idama mahkum edilmiş idamlar hemen infaz edilmişti.yine ülkenin değişik bölgelerinde muhalif olduklarını belli etmekten çekinmeyen kim varsa hepsi istiklal mahkemelerine sevk edilmişti.bu durumdan İstanbul basını da nasibini alacaktı.İktidara göre muhalefeti destekleyen İstanbul basını ulusun gereksinimlerini anlamamakta ve kötü niyetli hareket ederek yapay bir kamuoyu oluşturmaktaydı.çıkarılan TAHRİRİ SÜKUN kanunu çerçevesinde İstanbul'da peş peşe gazeteler kapatıldı.
- 28 kasım 1925'te mecliste kabul edilen 671 numaralı ŞAPKA İPTİZASI hakkında kanunla Türkiye'de yeni bir dönem başlatılıyordu.kanunun uygulanmasında kullanılan kuvvetin yanında İskilipli Atıf hocanın idamı büyük etki yaratmıştır.O günlerin fotolarına bakıldığında kıyafetlerin hırpani olmasına rağmen şapkaların çok yeni olması gözlerden kaçmaz.İskilipli Atıf hocanın şapka kanunundan yaklaşık 1,5 yıl önce yazdığı kitabında batı taklitçiliğine dikkat çekiyor ve hadiselere dayanarak BİR KAVNE BENZEMEYE ÇALIŞAN ONLARDANDIR.diyordu.ancak hoca 25 aralıkta şapka kanununa muhalefettentutuklanarak Giresun'a gönderilir.orada beraat eder.ancak serbest bırakılmaz Ankara'ya istiklal mahkemelerine getirilir.burada şapka kanununa muhalefetten yargılanır ve mahkum olur.Ancak savcı Necip ALİ'nin 3-15 yıl arasında ağır hapis istemesine rağmen mahkeme başkanı Kel ALİ,Atıf hoca ile yaşadığı kısa diyalogdan sonra idama mahkum eder.İdam kararının infazı esnasında mahkeme üyesi Kılıç ALİ hocanın sarığını çıkarıp yerine kafasına şapka giydirmiştir.
- Haziran 1926'M.Kemal'in İzmir'e yapacağı gezi öncesinde mektupla yapılan ihbar üzerine suikasti fiilen yapmakla görevli olanlar suç aletleriyle yakalanıyorlardı.Suikasti hazırlayanlar olarak Terakki Perver Cumhuriyet Fırkası ileri gelenleriyle eski İttihatçıların bir kısmı gösterilmiştir.en önemli rolü oynayanların İzmit millet vekili Şükrü bey ile Kara Kemal olduğu söylenmiştir.Sanıkların yakalanmalarından sonra istiklal mahkemeleri kuruluyordu.bu noktada bir çok kişinin ismi bu olayla ilgili anılıyor ve bunlar ülkenin değişik yerlerinden toplanıyorlardı.istiklal mahkemeleri yine deliller,ifadeler ve hukuk kurallarıdışında bir yargılama yapıyordu.olayla ilgisi olduğu şüphesiyle veya Kel ALİ'nin ifadesiyle VÜCUDU ZARARLI bir çok isim mahkeme karşısına çıkıyordu.Bunlardan biride doğu cephesi kumandanı Kazım KARABEKİR paşaydı.İzmir'de yaşanan bu olay ve peşi sıra kurulan mahkeme yine muhalifleri ortadan kaldırma fırsatı gibi görülmüştür.Kazım KARABEKİR paşa ve Ali Fuat CEBESOY paşalar mahkeme esnasında subayların salonu doldurmaları sayesinde idamdan kurtulmuşlardır.çünkü CEBESOY paşa Sakarya'da milli mücadeleyi başlatan,
- KARABEKİR paşa doğu cephesi kumandanı olarak milli mücadelede gösterdikleri başarı nedeniyle askerler tarafından çok seviliyor milli mücadele kahramanı olarak anılıyorlardı.Mahkeme heyeti şayet onları asarlarsa ordu içerisinde bir hareketlenme yaşanacağını düşünerek idam edememişlerdir.İzmir Suikasti davasında olayla ilgili olduğu düşünülen 5 kişi olmasına rağmen çeşitli bahanelerle İzmir'de 14 Ankara'da 4 olmak üzere 18 kişi idam edilmiştir.
- 1920-1949 yılları arasında bazen yerleşik bazende gezici olarak görev yapan istiklal mahkemelerinin gördüğü davaların önemli olanlarından Menemen olayı ve Dersim isyanlarında.isyanların bastırılışın da yaşananlar kullanılan gücün kadın,çocuk,yaşlı demeden bölgeye tümüyle uygulanması ağır bir bilançoyu ve büyük bir hataya neden olmuştur.Bu noktada yapılan yargılamaların diğerlerinden çok daha farklı olmadığı görülmektedir.evrensel ve ulusal yargı geleneğinin çok dışında hareket eden bu mahkemeler rejimin demir kolları olarak işlevlerini yerine getirmişlerdir.
- Resmi rakamlara göre istiklal mahkemelerinde 1034 idam kararı verilmiştir.ancak yayınlanan hatıratında Cellat Kara ALİ 5216 kişiyi idam ettiğinden bahsediyor. istiklal mahkemelerine ait 400 klasörlük arşivinin Eskişehir'deki yangında kaybolduğunu hesaba katarsak bu gün dahi bu mahkemelerde kaç kişinin canına kıyıldığını tam olarak bilemiyoruz.
- TAKRİR-İ SÜKUN kanununun verdiği müsait ortamla istiklal mahkemeleri muhalefeti yok etmişti.her türlü eleştiri yasaklanarak ülke uzun yıllar sürecek zihni bir karanlığa gömülecekti.
- bu noktada Uğur MUMCU'nun istiklal mahkemeleri tanımı oldukça önemlidir..İSTİKLAL MAHKEMELERİ,MAHKEME SAYILMAZLAR BUNLAR SAVAŞ VE İHTİLAL DÖNEMLERİNDE RASTLANAN ANTİ DEMOKRATİK İNFAZ KURULLARIDIR.
- İstiklal mahkemelerinin hukukla uzaktan yakından ilgisi olmadığı gibi mahkeme heyeti de hukukçu değildi.mahkum edilen kişilerin avukatlarının olmayışı,savunma tanıklarının olamayışı,hükmün temyizinin olmayışı birde buna kararların mahkeme başlamadan verilmiş oluşu eklenince ortaya çıkan durum malumunuzdur.
İstiklal mahkemeleri gerçek manada bir mahkeme değil, İdam edilenlerinde devlete sahip çıkan ( Osmanlı Devleti) vatanperver insanlar olduklarını düşünüyorum.
YanıtlaSil